İslam niçin geri kaldı 1: Merdan Yanardağ'ın kitabı

Değerli okurlarım, insanlığın bugün eriştiği Eşit Temel Hak ve Özgürlükler döneminde, din ya da mezhep kimlikleri siyasetinin, eşitliğin ve demokrasinin altlarını oyduğu kesin olarak anlaşılmıştır.Peki Batı, Aydınlanma ile kilisenin egemenliğinden kurtulup ideolojik ve teknolojik ilerleme ve gelişmenin liderliğini ele geçirirken Doğu neden geride kalmıştırİşte bu kısa yazı dizisinde, bu soruyu yanıtlamamıza yardımcı olacak bazı önemli kitapları tanıtacağım.İlk ele alacağım kitap, en son yayımlanan çalışma:Merdan Yanardağ'ın Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlanan "İÇTİHAD KAPISI, İslam Dünyasının Süren Ortaçağı" adlı eseri.Kitabın en önemli özelliği, İslam dininin insanlığın tarihsel değişme ve gelişmesi bağlamında ele alınması.Bir başka deyişle Yanardağ, İslam Dinini sadece inanç bağlamında değil, uygarlık tarihi içinde, Devlet-Siyaset-İdeoloji-Eğitim-Din ilişkileri çerçevesinde ele almış.Yanardağ, İslam Dininin insanlığın değişme ve gelişme çizgisine neden ve nasıl kapandığını inceleyerek, bugünkü İslam Devletlerinin (Diktatörlüklerinin) geri kalmışlıklarının sebeplerini açığa çıkarıyor:Ele aldığı dönem, "İçtihad Kapısını kapatan" İmam Gazali'nin keşfedildiği Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun, Melikşah ve Nizam'ül Mülk dönemidir.Yanardağ'ın şu satırları, İslam dinini durağanlığa mahkûm eden kırılma noktasını doğru teşhis eden bir nitelik taşımaktadır:"Bir din tarım toplumu olan Selçuklular, Asyatik özellikler taşıyan merkezi feodal bir imparatorluktu.Dolayısıyla, yukarda da incelediğimiz gibi, Siyasetname'de farklı kültürlerden, inançlardan ve etnik köklerden gelen halkların bir arada tutulması ve uyum içinde yönetilmesi, temel sorunu oluşturuyordu." (s.155)"Bu nedenle Nizam'ül-Mülk, farklı kültürlerden gelen toplumu bir arada tutacak temel etkeni din olarak saptamış ve dini 'devletini ikiz kardeşi' olarak tanımlamıştı.Dolayısıyla bu alandaki (inanç dünyasındakiortamındaki) fikri kargaşayı, mezhep kavgalarını ve felsefi çatışmaları gidermek ya da bastırmak için, deyim uygunsa, resmi bir din ve hukuk (fıkıh) anlayışı oluşturmaya yönelmişti.Yukarda da incelediğimiz gibi, bu amaçla Sünni İslam'ın Eş'ari geleneğini derinleştirerek, Şâfiî fıkıhını resmi ideoloji olarak kurumsallaştırmaya çalışmış, bu amaçla Nizamiye Medreseleri'ni kurmuş, başına da İmam Gazali'yi getirmişti." (s.155)Dönem, Dört Halife