İktidarın, PKK ve DEM çıkmazı

Emperyalizm, İsrail'in güvenliğini sağlamak ve bölgeyi daha kesin olarak kontrol edebilmek için Ortadoğu'da, Irak'la birlikte, Suriye'yi de kapsayan bir Kürt Devleti kurulmasını dayatıyor...

Bunun için "Ulus Devlet" anlayışına uygun davranan Saddam'ı ve Esad'ı düşürdü.

Hatta başına, ABD tarafından 10.000.000 (yazıyla on milyon) dolar ödül konmuş olan Radikal İslamcı Terörist Colani ile anlaştı; hem adını hem de giyim kuşam tarzını değiştirerek onu Suriye Cumhurbaşkanı olarak tanıdı ve övgülerle Beyaz Saray'da ağırlayarak "meşruiyet" kazandırdı.

(Bu noktada, ABD Başkanı Trump'ın, işbirliği istediği siyasal liderlere "meşruiyet" kazandırdığını iddia ettiği de anımsanmalıdır.)

Türkiye, sadece Ortadoğu bölgesinde değil, Balkanlar'da ve Kafkaslar'da da en güçlü ülke olduğu için, bu "şeytan üçgeninde" at oynatmak isteyen Emperyalizm elbette onun desteğine muhtaçtır.

Bu coğrafi konum ve hem "Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti" rejimi ile sahip olduğu siyasal, ahlaki ve moral güç hem de askeri üstünlük Türkiye'ye, dünya egemenliği için birbirleriyle rekabet eden devletler karşısında çok büyük bir pazarlık gücü kazandırmıştır.

Ülkenin bu çok özel konumu ve bu özellikleri, iktidarlara, ülke çıkarlarının halk yararına kullanılmaları için hem ekonomik hem kültürel hem de siyasal olarak büyük olanaklar vermektedir.

Siyasal iktidarlar, ülkenin bu gücünü ve önündeki olanakları, dış ilişkilerde, Atatürk döneminde olduğu gibi, halk yararına kazanımlar elde etmek için kullansalardı Türkiye bugün Avrupa Birliği standartlarında istikrar ve refah sahibi olabilirdi.

Ama ne yazık ki, İktidarın, Emekli Büyük Elçi Süha Umar'ın geçen arşamba günü 17 Aralık tarihli "Amerika Meydan Okuyor" başlıklı yazısındaki önerisine uygun davrandığını iddia etmek pek olanaklı değildir:

"Bugünkü ekonomik, siyasi, askeri gücü ve yönetimi ile Türkiye, Abdülhamit'in Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasına varan 'büyük devletleri birbirine karşı kullanmak' politikasından uzak durmalıdır."

Tam tersine, hem Rusya ve ABD'yi birbirine karşı dengelemek politikası izlemiş, milyarlarca doları bu uğurda füze alımlarında toprağa gömmüş hem de ABD'nin Ortadoğu bölgesindeki savaşına ve hedeflerini gerçekleştirmesine destek olmuş, bunun karşılığında, halkın yararına olan herhangi bir siyasal ve ekonomik kazanç elde edemediği gibi, tam tersine toplumun siyasal, kültürel ve ekonomik dengelerini bozacak olan büyük bir "sığınmacı" göçüne maruz kalmak ve depo olmak gibi bir bedel ödemiştir.

***

23 yıllık yönetimin sonunda, basiretsiz kararlardan dolayı ortaya çıkan olumsuz sonuçları dengelemek için sürekli olarak egemenliği kişiselleştirme yöntemine başvuran ve bu nedenle, "Parlamenter Demokrasiyi rafa kaldıran" İktidar artık seçmen desteğini yitirmiş görünmektedir.