İktidar uğruna içte ve dışta savaş

ErdoğanAKP yönetimi zayıfladıkça iktidardan gitmemek için içteki ve dıştaki savaşları tırmandırdı.

İçteki savaş, eskiden, yolsuzlukları, yasakları ve yoksulluğu saklamak için sadece medyaya ve ifade özgürlüğüne karşıyken şimdi belediyelere saldırı olarak bütün Türkiye'ye yaygınlaştırıldı ve doğrudan halka karşı bir savaş niteliğine büründü.

Çünkü CHP'li belediyeler, halka yaptıkları hizmetlerle Demokratik Rejimi yeniden, aşağıdan yukarı kurmaya başladılar.

Ancak "Şahsım Devleti Rejimi"nin "Cumhurbaşkanı'nın Şahsına" verdiği, Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti ile uyumsuz olan, kişisel yetkileri kullanarak bu Rejimi sürdürebileceğini sanan iktidarın, belediyelere karşı bu savaşı:

Bir yandan, seçilmiş belediye başkanlarını görevden alarak, yerlerine kayyım atamak biçiminde, halkın iradesine karşı yürütülürken...

Öte yandan, belediyelerin gelirlerine, varlıklarına ve yetkilerine sınırlama ve kısıtlamalar getirilerek halkın hizmet almasını engelleyici bir zulme dönüştü.

Tam bu sırada, DEM Parti'nin, PKK ile ilişkili olduğu gerekçesiyle kapatılmasını isteyen Bahçeli'nin, DEM ile PKK Lideri Öcalan'ın görüşmesini önermesi, Erdoğan AKP yönetiminin iktidarını uzatma arayışının bir başka yönü olarak içteki savaşa farklı ve çelişik bir boyut daha getirdi.

Dıştaki savaş, Suriye'de Esad'a karşı, yeniden Halep'e yapılan saldırı ile tırmandırıldı.

Buradaki sorun, saldırıyı yapan ve Türkiye'nin de terörist saydığı El Nusra'nın devamı olan HTŞ güçlerinin, iktidar yandaşı tetikçisi olan medya tarafından, Türkiye'nin desteklediği Suriye Milli Ordusu denen SMÖ ile birlikte hareket ediyor olarak algılanması ve desteklenmesi.

Bu önemli bir sorun çünkü, Astana Anlaşması sürecine göre bu terörist grupların Türkiye, Rusya ve İran tarafından İdlib'den temizlenmesi, en azından saldırılarının engellenmesi gerekiyordu.

Bu nedenle, İran sosyal medyası, Halep'e yapılan saldırının Türkiye, ABD ve İsrail tarafından desteklendiğini belirtiyor.

Ayrıca bir başka sorun, Halep'e saldırı ile tırmandırılan Suriye savaşının, hem Türkiye'de iktidar yanlısı çevrelerde hem de dünyadaki Sünni merkezlerde, Şiilere karşı bir mezhep savaşı olarak algılanıyor olması.

Şimdilik, "cihatçılar" denen HTŞ'nin Halep'e girmiş olması kalıcı bir zafer olamaz gibi görünüyor...