Erdal Atabek: Devrimci demokrat bir doktor

Bazı insanlar vardır, gözlerinden şefkat fışkırır:

Size baktığı zaman, gözlerindeki ifadeden, içindeki iyiliği görürsünüz.

Sevgili Erdal Atabek bana baktığı zaman "Yüreği ne kadar sevgi dolu bir insan; içindeki insan sevgisi gözlerine yansımış" diye düşünürdüm.

Doktor olarak kendisini genel anlamda zaten insanlığa adamıştı ama bu adanmışlıkla yetinmez, tek tek insanları da, sadece insan oldukları için, bütün eksiklikleri, hataları ve yanlışlarıyla birlikte görür, anlar, değerlendirir ve layık olanları da severdi.

Yurduna, ulusuna, Atatürk'e, Cumhuriyet'e, yurdunun insanına, âşıktı...

Tam bir Demokratik Devrimciydi.

Topluma yaptığı hizmetler saymakla bitmez:

Doktor olarak veriği hizmetlere ek olarak, Doktorların meslek kuruluşu olan Türk Tabipleri Birliği'nin yıllarca başkanlık görevini yürütmüştü.

Ecevit'in Başbakanlığı döneminde, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü yaptı.

Yine aynı dönemde Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın kurucu Müsteşarı oldu ve Bakanlığın kuruluşunu gerçekleştirdi.

Ve elbette, ülkemizde hiçbir hizmet, hiçbir başarı cezasız kalmayacağı için, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra, "Barış Derneği Davası"nda haksızlığa, hukuksuzluğa uğrayarak, suçsuz olduğu halde 38 ay, sevgili Ali Sirmen ve daha birçok aydınla birlikte hapis yattı.

Ama ödülleri de var tabii:

1986 - Barış Ödülü İstanbul Tabip Odası.

1998 - Nusret Fişek Halk Sağlığı Hizmet Ödülü Türk Tabipleri Birliği.

2022 - Aydınlanma Onur Ödülü Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği.

2022 - Emre Madran Basın Ödülü Mimarlar Odası Ankara Şubesi.

Çok iyi bir doktor olmasının yanında, çok ilkeli ve çalışkan bir aydın, çok yetenekli ve iyi bir yazardı.

Otuza yakın kitabı vardır.

İnsan, toplum, sağlık, siyaset üzerine yazdığı kitaplarını, çarpıcı anılarını okumaya doyamazsınız.

Özellikle anılarını okurken hem yaşadıklarına şaşar hem de ne denli keskin bir gözlem gücüne, ne denli derin bir insan sevgisine sahip olduğunu fark edersiniz.

Elbette topluma, insana, sağlığa ilişkin kitaplarına baha biçilemez ama ben en çok İnsan Sıcağı (1987, deneme) ve Sözüm Sanadır (1988, anı) adlı kitaplarından etkilendiğimi belirtmeliyim.

1966 yılından beri Cumhuriyet'te yazarlık yapıyordu.

Zorunlu ayrılışlar hariç, 58 yıl süren bir birliktelik...

Dün gazeteyi hazırlayan arkadaşlar, kendisine layık bir sayı yapmışlardı; hepsini tebrik ediyor, gözlerinden öpüyorum:

"İşte kurum olarak Cumhuriyet gazetesi kültürü budur" diye düşündüm; gazetemle ve çalışma arkadaşlarımla övündüm.

Birinci sayfadaki fotoğraflı "HER ZAMAN DİK DURDU" manşeti, içerideki, yaşamöyküsü, ilk yazısı, son yazısı, fotoğraflar ve anılarla dolu olan sayfa, Miyase İlknur'un yazısı, sevgili Erdal Atabek'in önemini, ona olan sevgimizi saygımızı vurguluyordu.