Düşman işgali ve düşman hukuku nedir!

Bir düşman işgalinin ülkemizde yapabileceği sömürünün ve tahribatın örneklerinden birini Erzincan İliç'te yaşıyoruz.

Bu sadece tek bir örnek:

Yabancı şirketler, ülkemizin taşını toprağını, yeraltı suyunu zehirleyip, deresini, ırmağını, tehlikeye atarak altınını da alıp götürüyorlar!

Ülkemiz bir savaşa girse, bu savaşı kaybedip düşman orduları tarafından işgal edilse, ancak böyle kötücül bir sömürü ile karşı karşıya kalabilirdi.

Oysa ne öyle bir savaş var ne de öyle bir düşman işgali.

Ama altın arayan şirketlerin işgali var...

Hem de iktidarın izniyle!

Bir okur mektubundan yaptığım kısa alıntılarla bu kötücül sömürüyü aşağıda özetledim. (Okurumun iznini almadığım için ismini açıklamıyorum.)

2004'te yürürlüğe giren ve "madencilik sektöründe sömürgecilik" döneminin başlamasını sağlayan 5177 sayılı "Maden Yasası" ve bazı yasalarda yapılan değişiklikler ile yabancı şirketler maden ruhsatı almak için adeta Türkiye'ye akın ettiler.

Özelleştirme politikalarından, yerüstündeki fabrikalar, kurumlar, tarım alanları ve topraklarının ardından, yeraltı da nasibini aldı.

Maden İşleri Genel Müdürlüğü, 5 bin 576 ihalenin ardından, 4 bin civarında sahanın da özelleştirilmesine gidiyor.

Yabancıların Türkiye'de sahip oldukları maden arama alanı Türkiye yüzölçümünün yüzde 19'una erişmiş.

Sadece 2006-2008 yıllarında verilen ruhsat miktarı 40 bin 193.

Yeraltı zenginlikleri sadece yüzde 2 vergi karşılığında yabancı ve yerli şirketlere verilirken zenginleştirme işleminin ülkede yapılması halinde devlet payı yüzde 1'e çekildi.

Yerli ve milli olma iddiasında olan iktidar, ülkemizin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini pervasızca özelleştirip yabancıların denetimine vermiş...

Yabancı ve yerli sermaye, politika, bürokrasi ve bir kısım yargı erki arasında oluşan kötücül sömürü beşgeni, bütün hızıyla devam ediyor.