Deprem öldürmez, yağma öldürür!

Tarikat destekli, yağmacı, rüşvetçi, yalancı, talancı, sömürücü, cahil, feodal, (dindar değil) dinci kültür, Türkiye'yi teslim alırsa ne olur

Siyaset, artık ülkeye hizmet için değil, ülkeyi soymak için yapılır.

Politikacılar artık sorun çözmez, sorun üretir.

Ne hukuk kalır ne laiklik ne Anayasa kalır ne Anayasa Mahkemesi.

Ne bağımsız yargı kalır ne adalet.

Toplumda hiçbir değer, hiçbir kural kalmaz.

Sorunlar şiddet yoluyla, hatta cinayetle çözülmek istenir.

Kentlerde, özellikle de büyük kentlerde yaşamak olanaksızlaşır.

Ne can güvenliği kalır ne mal güvenliği.

Ne arkeolojik sit kalır ne doğal sit ne kentsel sit.

Ülkenin toprak altı ve toprak üstü, bütün zenginlikleri yağmalanır ve yok edilir.

Ulusal bütünlük ve vatandaşlık yok olur.

Topluma, hemşericilik, cemaatçilik, kabilecilik, aşiretçilik, mezhepçilik, tarikatçılık, sözün kısası kimlikçilik istismarı üzerinden bölücülük egemen olur.

Okul sistemi, örgün ve yaygın bilimsel eğitim çöker.

Sistem, çağdaş ve bilinçli yurttaş yerine, fanatik dogmatikler ve cahil fırsatçılar üretir.

Ne tahsilin önemi kalır ne terbiyenin.

Yağmacılık, rüşvetçilik, dolandırıcılık, köşe dönücülük, çetecilik, tetikçilik egemen olur.

Aydınlar, profesyonel meslek sahipleri, bilgili ve ahlaklı olanlar küçümsenir.

Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Laik ve Demokrat aydınlar, emekçiler, solcu gençler tetikçilere kurban edilir, öldürülür.

Ülkenin kısa ve uzun dönemli çıkarları artık görülmez olur.

Bireysel ve oligarşik çıkarlar ön plana çıkar.

Toplumsal ve ulusal özgüven biter.

Yabancı hayranlığı, dışarıdan yönetilme ve kurtarılma arzusu gelişir.