Barışçı direniş ısrarı ve bir sitem
İstanbul'da dün sabaha karşı, bir CHP'li Belediye Başkanı daha gözaltına alındı.
Akşama da İmralı'dan gelen ileti açıklanacaktı. Öğlene doğru Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı (aday) adaylığına ilişkin açıklama yaptı.
Cumhuriyet'in manşeti film sansürüydü.
Aynı gün, Zafer Partisi, Ümit Özdağ'ın şöyle bir açıklamasını yayımladı:
Birinci olarak, bilinçli bir biçimde bir "toplumsal patlamanın" kışkırtıldığını belirtiyordu.
İkinci olarak, böyle bir "patlamanın", "muhalefetin kalıcı olarak tasfiyesi için" kullanılacağı ihtimaline işaret ediyordu.
Üçüncü olarak, "Barışçı direniş" ve "Hukuk içinde muhalefet" yöntemini ısrarla savunuyordu.
Dördüncü olarak, kendisine ve muhalefete düşman hukuku uygulandığını ve 2. sınıf vatandaş muamelesi yapıldığını belirterek kendisi ile aynı milliyetçi ideolojiyi paylaşan ama iktidar partilerine oy veren seçmenlerin, bu haksızlık ve hukuksuzluklar karşısında niçin daha güçlü olarak tepki vermedikleri konusunda sitem ediyordu.
Beşinci olarak, Boğaziçili öğrencilere, kendilerine haksızlık eden Rektörün tarih tarafından kaybedenler safına konulduğunu, onu, yüzlerindeki bir gülümseme ile protesto etmelerinin yeterli olduğunu söylüyordu.
Zafer Partisi tarafından yayımlanan Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın açıklamasının tam metni şöyle:
Boğaziçi Rektörlüğü, öğrenci kulüplerinin yönetimlerini görevden almış, öğrenci eylemlerini yasaklamış.
Ülkenin her yerinde nefes almayacak şekilde bir baskı gerçekleşiyor.
Adeta düdüklü tencerenin düdük kısmı bile lehimlenerek kapatılıyor.
Bu baskılar sanki bir toplumsal patlamanın birileri tarafından arzu edildiğini gösteriyor.
Birileri köşe yazılarında "muhalefetin kalıcı olarak tasfiyesini" öneriyorlar. Birileri "Her gün birinizi, bir gün hepinizi alacağız" çığlıkları atıyor.
Bu kışkırtmalara karşı muhalefet sağduyulu ve soğukkanlı davranmalı, sokağa çekerek kriminalize etme girişimlerine direnmeli.
Çözüm, demokratik direniş, hukuk içinde muhalefettir.
Bir baskı rejiminin en güçlü olduğu an baskıları artırdığı dönem değildir. Baskılar artıyor ise rejim zayıflıyordur.
Bunu bir siyaset bilimi hocası olarak söylüyorum. Bunu tek başına Kayseri Emniyet Müdürlüğü'nün ürettiği bir belge sahteyalan belge ile tutuklanan bir siyasi parti genel başkanı olarak söylüyorum.
Cumhur İttifakı rejiminin bize, muhalefete 2. sınıf insan olarak düşman savaş hukuku uygulamasına direniyorum.
Ancak AKP'ye oy veren, MHP'ye oy veren seçmen benim kardeşim olmaya devam ediyor.