Atatürkçülük ve sosyal demokrasi-5

Sosyal Demokrasinin yerel, ulusal kökenleri, önce Cumhuriyet Devrimi'nden, Atatürkçülükten de etkilenmiştir.Şimdi bu açıdan, çok kısaca Atatürk dönemine Kadro Dergisine ve Altı Ok'a bakalım.Türkiye'nin Birinci Dünya Savaşı'nı kazanan emperyalist ülkelerin işgaline karşı yaptığı İstiklal Savaşı'na Lenin'in verdiği destek, Mustafa Kemal Atatürk'ün, o sıralarda "Bolşevizm" olarak tanımlanan Rus Devrimi ile yakın ilişkilerine yol açmıştı.Fakat Osmanlı'nın mirası olan Din-Tarım toplumunun feodal yapısının kıyıcı egemenliği, Atatürk'ü, Rus Devrimi yerine, Fransız Devrimi'ne daha yakın uygulamalara sevk etmiştir.Sonuçta, anılardan, söylevlerden ve eylemlerden anladığımız kadar, Atatürk, çağdaşlaşma yolunda, Bolşevik Devrimi yerine Milli Demokratik Devrim Stratejisini uygulayan politikaları benimsemişti.Mustafa Kemal Atatürk'ün Milli Demokratik Devrimini tutarlı bir evrensel ideoloji bağlamında formüle etmek isteyenler 1932 yılında Kadro Dergisi'ni çıkarmaya başlamışlardı.İdeologluğunu Şevket Süreyya Aydemir'in yaptığı bir grup yazar ve düşünürün çıkardığı Kadro Dergisi, Türkiye'deki Sosyal Demokrasi'nin ilk kaynaklarından birini oluşturmuştur.Atatürk ve İnönü'nün desteğiyle çıkmaya başlayan Kadro Dergisi, İstiklal Savaşı ve Atatürk Reformlarından oluşan "Milli Demokratik Devrim"in ideolojisini, evrensel çapta kabul görecek bir sol terminolojiyle formüle etmeye çalışıyordu.Derginin ideoloğu Sevket Süreyya Aydemir, imtiyaz sahibi Yakup Kadri Karaosmanoglu, yayın müdürü Vedat Nedim Tör'dü. Dergi ilk sayısında, hedefini şöyle açıklamıştı:"Türkiye bir inkılap içindedir.Bu inkılap durmadı...İnkılabımız derinleşme ve genişleme istikametindedir.Bu inkılap kendisine prensip ve onu yaşatacaklara şuur olabilecek bütün nazari ve fikri unsurlara maliktir.Ancak bu nazari ve fikri unsurlar inkılaba ideoloji olabilecek bir fikriyat sistemi içinde terkip ve tedvin edilmiş değildir...Kadro bunun için çıkıyor."Kadrocular, Rus Devrimi'nden, MarksizmLeninizmden etkilenmiş olmakla birlikte, İstiklal Savaşı ve Atatürk Devrimleri bağlamına daha yakın görünen bir yaklaşımla, dünyadaki emperyalist sömürüyü, sınıfsal sömürüyle birlikte birinci başat çelişki olarak niteliyorlardı.Marksist düşünceyi, Osmanlı toplumsal yapısının geri kalmışlığına, İstiklal Savaşı'na ve Mustafa Kemal