12 yıl sonra aynı senaryolar

12 yıl önce, 16 Şubat 2013 tarihinde, bu sütunda, iki küçük farkla bugünü anlatmışım:

İki küçük farkın birincisi, ErdoğanAKP iktidarının o zaman Başkanlık Rejimini kurmak istemesi yerine bugün artık kurmuş olduğu bu rejimi uzatmak istemesi; ikincisi de BDP'nin adının DEM Parti olması.

Bölgede sıcak savaş var...

Türkiye, fiilen bölünmüş olan Irak ve Suriye'deki olaylara gırtlağına kadar batmış...

İran ve İsrail geriliminin tam orta noktasında...

Sıcak savaşın serpintileri sınırlarımızı aşıyor...

Bu arada, içeride otuz yıldır devam eden terör olayları gündemin birinci maddesi...

"Müzakere süreci" denilen bir süreç başlatılmış...

Kimisi buna "Çözüm süreci", "Barış süreci" diye olumlu bakıyor...

Kimisi de "Bölünme süreci" ve "Otoriterleşme süreci" diye olumsuz biçimde!

"Otoriterleşme süreci" kaygısı, tam bu sırada bir yeni anayasa sürecinin başlatılmasından kaynaklanıyor...

AKP iktidarı, AKP lideri ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bizzat belirttiği "Türkiye koşullarına uygun bir başkanlık sistemi" önerisini bastırıyor:

Hiçbir başkanlık sisteminde bile görülmeyen yetkilerle donatılmış, yasamaya, yürütmeye, yargıya bütünüyle egemen bir tek adam düzeni!

Ve önümüzde seçimler...

Yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimi...

Ve belki de bir anayasa referandumu!

AKP, anayasa için BDP ile işbirliğine gidebileceğini açıkladı, BDP de bu öneriye sıcak yaklaştı; "otoriterleşme" ve "bölünme" süreçleri bu nedenle birleşik olarak düşünülüyor.

Neler oluyor, neler olabilir

Bu sorulara, bu kadar çok faktör ve bu kadar büyük belirsizlikler içinde yanıt vermek kolay değil.

Ancak "teorik olarak" bazı modeller oluşturulabilir:

Ben de "terörü bitirmek için" iki uçta, biri "en iyi" biri de "en kötü" olmak üzere iki senaryo oluşturdum.

Hemen belirtmeliyim ki reel politika yani gerçekleşme olasılıkları açısından bu senaryolardan herhangi birinin tümüyle gerçekleşme olasılığı sıfıra yakındır...

Yani bunlar gerçekte olacakları değil, olayların yönünü, nereye gittiğini belirlemek için üretilen soyut, kuramsal modellerdir.

En iyi senaryo:

Türkiye, ırk, milliyet, din, mezhep farkları olmaksızın vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin eşit ve bütünüyle güvencede olduğu, tam demokratik bir ülke haline gelir.

Türk, Kürt, Sünni, Alevi başta olmak üzere, ırkı, milliyeti, dini mezhebi, cinsel tercihleri ne olursa olsun, bütün vatandaşlar eşit, özgür ve mutlu olur!