Yaşadım, zordur bilirim
Dün, Türkiye'nin gündemi DEM Partili Sırrı Süreyya Önder'in yaşadığı rahatsızlıktı. Yaklaşık 10 saatlik bir operasyon geçirdi. Süreç devam ederken kamuoyu sağlık durumuna kilitlendi. Biz de televizyon programlarına davet edildik, genellikle aynı soruya muhatap olduk:
-Sağlık durumu nasıl Ne olacak Önder'in sağlığı Terörsüz Türkiye arayışını nasıl etkileyecek
Önce Terörsüz Türkiye konusundan başlayayım. Süreç başladı ve devam ediyor. Bu noktadan sonra sürecin içinde Sırrı Süreyya Önder olmayacak. Başka aktörler devreye girecek. Kaldığı yerden devam edecek...
Bu satırların yazıldığı saatlerde Önder'in sağlık durumu kritikliğini sürdürüyordu. Zamanın neler getireceği belli değildi. Ancak, en iyi şartlarda bile süreci devam ettiremeyecek. O yüzden "Önder yok artık" dedim.
Çünkü bizzat yaşadım, biliyorum...
Beş yıl önce ben de aort diseksiyonu geçirdim. Aynı süreçten geçtim. Yapılan operasyonun sonucunda doktorların benim için de "Sağlık durumu kritik" açıklamasını yaptıklarını biliyorum.
Birkaç gün yoğun bakımda kaldım. Uzun süre hastanede yattım. Öyle bir süreçti ki adeta yavaş yavaş, adım adım ve aylar geçtikten sonra normal hayata dönebildim.
Yoğun bakıma oğlum Yiğit geldiğinde konuştum, ama kendisini tanıyamadım. Uğurlarken, "İyi ki geldiniz, sağ olun, ayağınıza sağlık. Arkadaşlara selam söyleyin" demişim.
Eşime, çocuklarıma, anneme garip ve anlaşılmaz tavırlar sergilemişim.
Doktorları toplayıp, hastane odasında müzik konseri dinletmişim.
Hiç yapmadığım bir davranış sergileyip, gece 03.00'te Ahmet Davutoğlu'nu arayıp sohbet etmişim.
Vesaire, vesaire...
Yaşadığım bu örnekleri, sürecin herkes tarafından daha iyi anlaşılması için özellikle yazdım. Zaman Sırrı Süreyya Önder için neler getirecek bilinmez! Ancak, en iyi şartlarda benzer süreçleri yaşaması kaçınılmaz. Normal hayata dönebilmesi için ayların geçmesi gerekecek.
İşte bunun için gerçekçi davrandım. "Terörsüz Türkiye sürecinde Önder yok artık" dedim.
Sırrı Süreyya Önder