Geçmişte acılarını çok çektiğimiz hastalık, yine geldi kapıya dayandı. Bir "uçak motoru" tartışmasıdır devam ediyor...
Üzülenler, dövünenler olduğu gibi, sevinenler bile var. ABD bize motor vermiyormuş, ne yapacakmışız Milli muharip uçağımız KAAN'ı nasıl uçuracakmışız..
Kimse merak etmesin, o motoru yaparız da uçururuz da. Zaten bu yönde çalışmalar sürüyor, planlamalar yapıldı. Tank ve füze motorları yaptığımız gibi onu da yaparız. İHA ve SİHA'ları uçurduğumuz gibi, onu da uçururuz.
Biz, 1927'de uçak yapan bir ülkeyiz. Bu üretimi 1952 yılına kadar sürdürdük. Sadece üretmekle kalmadık. İskandinav ülkeleri başta olmak üzere pek çok ülkeye de sattık. Bazıları hala müzelerde sergileniyor.
İçler acısı bir hikayedir. Sonra bu işten vazgeçtik. Kapılarına kilit vurduk, o tesisleri yoğurt ve peynir üreten mandıralara dönüştürdük.
Çünkü Marshall Yardımı geldi...
"Yapmayın" dediler yapmadık. "Ne işiniz var bunlarla, bırakın uğraşmayın, biz size veririz" dediler; kandık.
Sözde kar edecektik. Oysa çok büyük zarara uğradık. Devam etseydik, bugün o tesisler Boeing ya da Airbus seviyesine gelecekti. Biz bundan vazgeçtik, onların bize verdiği eski mallarla yetindik. Yetmedi, kar edeceğimizi hesaplarken daha büyük kazık yedik. Bakımdı, yedek parçaydı derken, bize hibe edildiği söylenen o uçakları, adeta her 10 yılda bir yeniden satın aldık!
Tam anlamıyla iğfal edildik!
Türkiye'yi bu hale getirenler, bize 100 yıl kaybettirenler, bugün de ortaya dökülmüş, "Eyvah, bize motor vermiyorlar, ne yapacağız" diye dövünüp duruyorlar...
Ne yapağız, kendimiz üreteceğiz.
Üretiyoruz da.
***Bağırsınlar bağırabildikleri kadar. Dövünsünler istedikleri gibi. Artık bunlara bakmamak, itibar etmemek gerekiyor. Dün yaptığımız hataları bundan sonra tekrarlamamalıyız.
Yeterli kabiliyetimiz ve gücümüz var bizim. Açın Türk Hava Kurumu'nun dergilerine bakın. Amerika'nın 1980'lerde yapıp "teknoloji harikası"