Yaparlar...
Toplumun her kesiminde var ve dört bir yanımız bunlarla dolu. Sosyal medyanın yaygınlaşması ile iyice açığa çıktılar. Bunlar, kendilerini her şeyi yapma hakkına sahip görür, sürekli olarak başkalarını suçlar ve çamur atarlar...
Başkaları için "kabahat" olanlar, onlar için "hak"tır.
İşledikleri her kabahat ve suça kılıf bulmakta mahirdirler. Ayrıca, işyerine gelmezse eğer, başkalarının normal davranışlarından bile kafalarına göre "suç" çıkarmayı iyi bilirler.
Sadece şurada ya da burada değil, her yerde boy gösterir bunlar. Toplumun çeşitli kesimlerinde mebzul miktarda vardır. Üstelik aynı zamanda saldırgandırlar da.
Gezi Olayları'nda gördük. Çevre, ağaç dediler. Ortalığı velvele ve ateşe verdiler. Kaz Dağları'nda ve Akbelen'de boy gösterdiler. Kameralar karşısında şovlar yaptılar. Önlerine geleni çevre hassasiyeti üzerinden "vatana ihanetle" suçladılar. Hakaretler, küfürler savurdular.
Sonra neler gördük, neler...
Çoğunun o güzelim ormanlarda villaları çıktı ortaya. Kiminin hızını alamayıp, koylara "özel mülktür girilemez" yazıları astığına bile şahit olduk. "Denize doğru yürüyen villalarla" karşılaştık. Bazı belediyelerle işbirliği yapıp, doğayı nasıl katlettiklerinin çeşitli örneklerini gördük.
Çünkü onlar imtiyazlıdırlar, yaparlar!
Deprem sırasında yaşadık. O bölgelere turist gibi gidip, ortalığı karıştırdılar. Milletin acısı üzerinden siyasi rant devşirmeye çalıştılar. Depremzedelerin yaralarını kaşıyıp, yaşanan sıkıntılar üzerinde tepindiler.
Ve aradan bir süre geçti. Depremzedenin yaralarını sarmak için çırpınan insanları karalayıp, "deprem turistleri" ve istismarcılarını yere göğe sığdıramadılar.
Çok değişik ve garip tipler bunlar!
Bunların siyasi tercihleri de hep istismar ve istismarcılardan yanadır. Taş üstüne taş koyanı sevmez, hizmet edene alerji duyarlar. Ama elini sıcak sudan soğuk suya sokmayan istismarcıları çok beğenir ve takdir ederler. Hele hele hakaret edip söven gördüklerinde elleri patlayıncaya kadar alkışlarlar.