Yapamaz mıyız

TBMM, yeni yasama dönemine başladı. Önünde de dağ gibi yığılmış işler var. Şüphesiz en önemli gündem de yeni bir Anayasa yapmak.

Peki, uzlaşma var mı

Bence var. Hatta toplumun en büyük beklentisi de bu. Belki farkında değiliz, ancak yıllardır şikayet ettiğimiz pek çok konu, dönüp dolaşıp Anayasa'ya takılıyor.

Darbe Anayasası, milletin beklentilerini karşılamıyor.

Bülent Ecevit, bu anayasayı yerden yere vurdu.

Süleyman Demirel, 1982 Anayasası'na "hayır" oyu verdi.

Necmettin Erbakan, sürekli olarak eleştirdi.

Muhsin Yazıcıoğlu, hemen her konuşmasında değiştirilmesi gerektiğine işaret etti.

Erdal İnönü'den, Turgut Özal'a, en sağdan en soldaki siyasi partilere kadar herkes "olmuyor" dedi. Tek bir savunanı çıkmadı. Buna rağmen, bütün teşebbüsler hep havada kaldı. Sözde herkesin karşı olduğu Anayasa, siyasi çekişmelerden dolayı bir türlü değiştirilemedi. 1982 Anayasası, yapılan bazı değişikliklerle yamalı bohçaya döndü.

Yapamadık, beceremedik.

Dayatma Anayasasıdır, 1982 Anayasası...

Yapılan halk oylamasında toy bir gazeteciydim. Rahmetli Süleyman Demirel'e "Hiç konuşmuyorsunuz" anlamında bir soru sormuş ve ağzımın payını da almıştım. "Buyur, eve gel konuşalım. Ben konuşurum da sen yazabilir misin" demişti.

Evet, yazılamıyordu, hatta konuşulamıyordu. Halk, tek taraflı bir propaganda ve baskı altında sandığa gitti. Korku altında "evet" oyu verdi.

"Korku" derken abartmıyorum. Bizzat yaşadım bunu. O dönem Anayasa için oy kullananlardan biriyim. İki renk oy pusulası vardı. Hayır oyu koyu, evet oyu açık renkti. Zarflar ise şeffaf denilebilecek kadar inceydi. Adeta bir korku havası oluşturmak için böyle yapılmıştı. Halk arasında, "Hayır oyu verenler belirlenecek, haklarında işlem yapılacak" söylentisi dolaşıyordu.

Gençtim, tepkiliydim, zaten Yeni Sözcü isminde bir dergi çıkarıyor ve Darbe Yönetimi ile dönemin şartlarında kendi çapımızda mücadele ediyorduk. Oy kabinine girip, hayır pusulasını aldım. Dışarıya çıkıp, herkesin göreceği şekilde zarfa yerleştirdim. Abartmıyorum, çevremdekilerin şaşkınlık ve korkusunu dün gibi hatırlıyorum. Bazıları, o an ciddi bir problem olacakmış gibi yanımdan uzaklaştılar.