Yanık kokan Ankara

Anlatması çok zor, kabus gibi bir geceydi. 15 Temmuz denince aklımda kalan en önemli cümle, kızımın "Ankara yanık kokuyor baba" sözleriydi.

Uluslararası bir toplantı için Konya'daydık ve o işgal girişimine orada yakalandık. "İşgal girişimi" diyorum, çünkü darbe ifadesi çok hafif kalır.15 Temmuz, dışarıdan desteklenen, Türkiye'yi durdurma ve Türk Milletini de esir alma girişimiydi. En acı olanı ise, ülkemizi korumakla görevli olan ve bu milletin Peygamber Ocağı adını verdiği Silahlı Kuvvetlerimize yaptırılmıştı. Yine bu milletin evlatları olan polisimizin üzerine tonluk bombalar yağdırılmıştı.

Ankara ile sürekli telefon irtibatındaydım. Kızım bir ara "Ankara yanık kokuyor" dedi. Ama ihanet bir geceyle sınırlı kaldı. Başarabilselerdi eğer, bütün Türkiye'yi, hepimizi ve evlatlarımızın geleceğini yakacaklardı.

O gece Ankara'dan çeşitli çevrelerden bilgiler alıyorduk...

Bugün Antalya Emniyet Müdürü olan Orhan Çevik, polis başmüfettişiydi. Hemen arkadaşları ile birlikte Külliye'nin önüne gitti. Bölge, jandarma tarafından ateş altındaydı. Sonra helikopterler tarafından bombalandı. Önce oranın güvenliği sağlandı. Sonra, Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne geçtiler. Orası tam bir felaketti. Defalarca bombalandı. O bölgede haktan destek alarak ihanete kalkışanlar dizginlenebildi. Ama şehitler verildi.

Yargı cephesinde de hummalı bir faaliyet vardı. Adalet Bakanlığı eski Müsteşarı Kenan İpek, güvendiği bürokratlarla Hakim Evinde bir araya geldi. Sabaha kadar çalışıldı. 17-25 Aralık Yargı Darbesi'nin ardından elde edilen bilgiler çerçevesinde tam 2 bin 400 FETÖ'cü hakim ve savcı apar topar ihraç edildi. UYAP'a giriş şifreleri iptal edildi.

Bu yapılmasaydı eğer, tanklarla milletin üzerine yürüyenler değil, o tankların üstüne çıkan vatandaşlar hakkında tutuklama kararları verilecekti. O ihraç edilenlerin bir kısmı, Yargıtay ve Danıştay