VAHŞİ BATI
Ortada çökmüş bir sistem var. Yeni değil, yıllardır bu böyle! Üstelik bu çöküş, göstere göstere, göz göre göre gerçekleşti. Zaman içinde uluslararası sistem bütün kurumlarıyla işlemez hale geldi.
"Altta kalanın canı çıksın" adını vereceğimiz bir dünya düzeni oluştu. Tıpkı vestern filmlerinde izlediğimiz bir tablonun içinde yaşıyoruz. Hak haklının değil, hak güçlü olanın!
Ne demişti Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy:
"Cani geziyor dipdiri, can vermede masum... Suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm"
Evet, o günden bu yana değişen bir şey yok. Caniler geziyor ortalıkta. Nasıl vurduklarını, yok ettiklerini anlatıyorlar. Tehditler savunuyorlar. Zayıfların, mazlumların üzerine basıp, "zafer hikayeleri" anlatıyor, "zafer çığlıkları" atıyorlar. Bu arada Gazze'de insanlar artık tepelerine yağan bombalardan değil, açlıktan kırılıyorlar. Katiller, katliamlarını ucuza getiriyorlar.
Birleşmiş Milletler aciz. Olan biteni seyredip kınamaktan başka yaptığı bir iş yok.
Küresel adaleti sağlamak için oluşturulan kuruluşlar, canilerin elinde oyuncak olmuş durumda. Zavallı bir görüntü içindeler.
İnsan haklarını korumak amacıyla kurulan kurumların ise ne yaptıkları belli değil. Onların çoğu da küresel baronların aparatı olmuş durumda. Tepe tepe kullanılıyorlar.
Bize gelince...
Tartışıyoruz, ama bu yapıyı değil. Bu adaletsiz barbar yapının bundan sonra neler yapabileceğini! Canilerin hangi yolu izleyeceklerini! Yeni ve muhtemel adımlarının neler olabileceğini! Hem de çok normal ve doğalmış gibi...
Çünkü...
Kanıksadık, teslim olduk bu yapıya, normal görüyoruz artık!
ABD Başkanı Trump, İran'ın nükleer tesislerini vurduktan sonra ne dedi:
"Tarihi bir zafer elde ettik. İran'ın elinden bombayı aldık."
Peki, kimsin sen, nesin Kim verdi sana o yetkiyi Dünyanın jandarması mısın Nasıl bu kadar rahat ve pervasızca konuşabiliyor, zafer çığlıkları atıyor ve yaptığınla övünebiliyorsun
Ortada bir bomba olup olmadığı tartışılır, ama asıl mesele şu: