Ülke düşmanlığı

Biliyoruz ABD Başkanı Trump'ın nasıl bir kişilik olduğunu. Şovu sever, oportünisttir, makyavelisttir. Narsist ve dengesiz yönleri de vardır. Bir söylediği diğerini tutmayabilir.

Bunlara rağmen, adam bugün Amerika Birleşik Devletleri'nin Başkanı! Kendi içinde problemleri var. Öyle olsa bile atak bir kişilik. Gücünü kullanıp dünyaya yön vermeye çalışıyor. Bu gerçeği dünya liderleri de görüyor ve biliyor. Ama öyle ya da böyle ilişkilerini sürdürüyor...

İki yol var:

Ya itişip kakışacak, savaşacaksınız ya da elinizdeki imkanları akıllı kullanarak bu adamın zafiyetlerini kendi lehinize kazanıma çevireceksiniz! Önünüzde başka bir yol yok.

Yıllar önce ABD destekli 1980 Darbesi'nin mağdurlarından ve milliyetçi kimliği ile öne çıkan Alparslan Türkeş de buna işaret etmişti. Tutuklu bulunduğu Askeri Mevki Hastanesi'nde, birkaç defa "Amerika güçlü bir devlet, kavga edilmez" demişti:

-Bugünkü dünya düzeninde hak haklının değil, güçlünün. O yüzden biz de güçlü olmak zorundayız.

Maalesef bugün dünyanın gerçeği ve önümüzdeki tablo bu!

***

Biz, geçmişte birkaç defa denedik Amerika ile itişip kakışmayı...

1960'ların başında Kıbrıs'ta Rumlar gemi azıya almışlardı. Türklere karşı baskıyı artırmış, katliamlara girişmişlerdi. Başvekil İsmet İnönü Hükümeti, Kıbrıs'a çıkartma yapma kararı aldı. Hazırlıklar başlar başlamaz, ünlü Johnson Mektubu geldi. ABD Başkanı Lyndon B. Johnson, 5 Haziran 1964 tarihli mektupta mealen şunları diyordu:

"Yapamazsınız. Elinizdeki bize ait silahları kullanamazsınız. Ayrıca böyle bir adım atarsanız, sizi NATO'dan çıkarırız. Sovyet işgali ile karşı karşıya kalırsınız."

Yapamadık biz o harekatı. İnönü, gerçekleştirdiği görüşmeler sonunda geri adım attı.

Aradan yıllar geçti...

Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan Koalisyon Hükümeti döneminde 10 yıl gecikmeli olarak Türk askeri Kıbrıs'a çıkabildi. Ardından Amerikan ambargoları geldi. Çocukluğum, tüp gaz ve yağ kuyruklarında geçti.

Çok şükür çok daha iyi noktadayız bugün. ABD'ye rağmen, Suriye