Temiz eller operasyonu

Tam 30 yıl önceydi. Milano'da Antonio Di Pietro isimli bir savcı, bütün ülkeyi sarstı. Dünyanın dikkatinin İtalya üzerine yönelmesine yol açtı.

1992 Şubat ayında, şehrin ileri gelen politikacıları, yerel yöneticileri ve işadamları hakkında "rüşvet ve komisyonculuk" suçlamalarıyla geniş bir soruşturma açtı. Siyasi yolsuzlukların üzerine cesaretle gitti. Peş peşe bir dizi davanın açılmasını sağladı. İtalyan siyaseti alabildiğine sallandı.

Sonuç: Soruşturmalar ve davalar devam ederken intihar edenler oldu. Bazı siyasi partiler ortadan kalktı. İtalya'da bir dönem kapandı. Pek çok şey değişti. Aradan 30 sene geçti, ama efsane savcı Di Pietro'nun yaptıkları hala konuşuluyor...

En önemlisi ise, İtalyan kamuoyu Di Pietro'ya sahip çıktı. Efsane Savcı için "yanlış yaptı" diyen olmadı.

Bugün de benzer bir süreç Türkiye'de yürüyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı düğmeye bastı. Önce CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer gözaltına alıp tutuklandı. Ardından da CHP'li Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat aynı akıbetle karşılaştı. Tabii bu arada tutuklanan işadamları da oldu.

Çok ciddi iddialar var. Elbette bu aşamada söylenecek söz yok. Dosyalar incelenecek, neyin ne olduğuna bakılacak, nihai kararı yargı verecek. Sadece tutuklamalara bakılıp, adaletin elinde ciddi deliller olduğu değerlendirmesi yapılabilir.

Buna rağmen, 30 yıl önce İtalya'da yaşanandan farklı bir tablo ile karşı karşıyayız. Dün gibi hatırlıyorum, İtalya'da basın ve kamuoyu "Temiz Eller Operasyonuna" ciddi destek vermişti. Yetkili savcılar da rahatça işlerini yapmışlardı. Bizde ise belli bir grup bu operasyonların durdurulmasını istiyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek hedefe konuldu, yaylım ateşi yapılıyor. Hatta hakarete varan saldırılarla karşı karşıya kalıyor.

Bu işte bir gariplik yok mu

Bakın kimseyi suçlamıyorum. Bu aşamada "suçlu" ya da "suçsuz bunlar" -değerlendirmelerine girmiyorum. Her ikisi de yanlış olur. Sadece