TAASSUP!

Günümüze, içinde bulunduğumuz şartlara, gözümüzün önündeki fotoğrafa çok güzel uyan bir kelime taassup! Üç hecelik bir sözcük yetiyor; bütün yaşananları ve olan biteni gayet güzel özetliyor.

Taassup, bir görüşe, bir kişi ya da topluluğa körü körüne bağlanmak demek. Kör, sağır ve dilsiz yapar insanı! Görünmez zincirleri vardır, bağlar; kıpırdamaya bile izin vermez.

Örnek mi istiyorsunuz

Son yaşadıklarımızdan bir tane vereyim:

Sıkışan Ekrem İmamoğlu, kendini rahatlatmak ve hedef şaşırtmak için yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sardı. Ama çok yanlış yerden, çalışmadığı, bilmediği, Erdoğan'ın en güçlü olduğu bir alandan atağa geçti. ABD Başkanı Trump'ın "Gazze'ye el koyacağız, teslim alacağız" saçmalığına can simidi gibi sarıldı. Cumhurbaşkanı'nı hedef alarak "İki kelime etmedin" dedi.

Başta Özgür Özel olmak üzere, mutaassıp CHP'liler de mal bulmuş Mağribi gibi üstüne atladı. Özgür Bey hemen bir açıklama patlattı, sosyal medya trolleri hareketlendi...

CHP taassubu nihayet komediye dönüştü. İstanbul'da Gazze Mitingi yapmaya soyundular. Daha düne kadar "HAMAS teröristtir" diye feryat edenleri oraya yığmak istediler. Üç-beşini bir araya getirdiler. Onlar da hazırlıksız yakalandığı, konuyu bilmedikleri ve ABD Başkanına diyecek sözleri olmadığı için garip ve amorf bir görüntü verdiler. Alanda sallayacak bir Filistin Bayrağı bile bulamadılar.

Sonra ne oldu

Derdin gerçek sahibi, mazlumun koruyucusu, Filistin'in hamisi Erdoğan çıktı meydana. ABD Başkanı'nın sözlerini ciddiye bile almadığını, Gazzelileri topraklarından sürmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini söyledi. Tiyatro bitti.

Taassup sahipleri de "Biz neyin ve kimin peşine takıldık Ne yapmaya çalıştık Niye bu duruma düştük Komik olduğumuzun farkında değil miyiz" diye sorgulamadı bile!

Bu taassup öyle bir yakalar ki insanı!

Kendini kaybeder, muhakeme kabiliyetini yitirirsin. Rüzgarın önündeki kuru bir yaprak gibi sürüklenir durursun...

Mesela, mutaassıp çevren ne derse, sen de onu söylersin.