Olayın boyutları ne kadar da büyükmüş! Nasıl da yayılmış dört bir yana! Nasıl da kuşatmış çevremizi! Kendi mahallemizi saran pisliğin perde arkasını film gibi izliyoruz. Operasyon üzerine operasyon yapılıyor, temizleye temizleye bitmiyor...
Üstelik henüz tamamlanmadı; nereden ne çıkacağı, başka ne tür sürprizlerle karşılaşacağımız meçhul!
Medya değil, adeta batakhane!
Bizler de şaşkınız açıkçası. Mahallemizde yabancı hissetmeye başladık kendimizi.
Peki, nasıl başladı bu Ne şekilde böylesine gelişip kol bacak sardı Ne oldu da bu noktaya ulaştı
Sürpriz değil aslında. Medyanın yapısal bir sorunudur bu. Çürüme yıllar öncesinden başladı. 1970'ler ve 1980'lerde gazete sahipliğini gazeteciler yapardı. Satış ve reklam gelirleri ile gazeteler para kazanırdı. Devlet de SEKA aracılığı ile ucuz gazete kağıdı sağlayarak, gazetecilere ve gazetecilik faaliyetine destek olurdu. Kısacası gazeteciliğin iktisadi rantabilitesi vardı. Basın patronları para kazanmak için başka işlere bulaşmaya gerek duymazdı.
Ayrıca, yelpazenin sağında ya da solunda olsun, bütün gazetelerin halk nezdinde ağırlıkları bulunurdu. Haber kutsal, yorum hürdü o dönemde. Doğru haber hepsinin namusuydu!
Gazeteciler de toplumda saygı duyulan insanlardı.
***Ekonomik sebepler, artan kağıt ve diğer girdi maliyetleri, basın patronlarını ayakta kalabilmek için farklı arayışlara itti. Gazeteciler kayboldu, işadamları ortaya çıktı. İktisaden güçlü, cebinde parası olan kişiler, siyasi güç elde etmek için medya sektörüne el atmaya başladı.
Parayı basan gazete sahibi oldu.
Etik değerler aşındı. Basın organları, işadamlarının güç devşirme aparatlarına dönüştü. Haberin namusu kayboldu.
Bizzat şahidim: Gazete toplantılarında bayan yazarların arasında belden aşağı fıkralar anlatan gazete sahipleri türedi. Gerçi bugün yoklar, piyasadan silindiler; ama biz bunları yaşadık.
Özel televizyonlarla birlikte kalite değil, görsellik öne çıktı. Güzellik yarışmalarında derece alan tipler ekranlarda boy gösterirken, bir de onların ellerine kalem verilip "köşe yazarı" yapıldı.
Hiç unutmuyorum, o kadar cahil ve pervazdılar ki, bunlardan biri cehaletini ortaya koyduğumda, benim gibi bir insan için mealen şunları yazmıştı:

3