Soru işareti İran
İddia ya da şüphe götürecek bir konu değil. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Devlet Televizyonunda bizzat söyledi. "Şehit Haniyye suikastına İran'ın cevap vermemesi karşılığında ateşkes sözü veren ABD ve Avrupa liderlerinin iddiaları tamamen yalandı" dedi.
Tabii, İran'da ortalık ayağa kalktı.
Biliyorsunuz, suikastın ardından İran, 31 Temmuz'da İsrail'e misilleme kararı almıştı. Çok iddialı ve süslü laflar edildi. Ama hepsi havada kaldı. Hiçbiri gerçekleşmedi.
Yetmedi, İran'ın temin edip verdiği çağrı cihazları ve telsizler kullanılarak Beyrut'ta Hizbullah'a ciddi, can alıcı operasyonlar yapıldı ve darbe vuruldu. Üstelik bu operasyonda İran'ın da önemli sorumluluğu, en azından ihmali vardı. Bunu örtülemek için bir defa daha yeminler ve iddialı sözler birbirini izledi. Sonuç yine sıfır!
Bitmedi...
İran'ın besleyip büyüttüğü, onun üzerinden bölgede güç sahibi olduğu Hizbullah'a çok ağır darbe vuruldu. Lideri ve altındaki kadrodaki kritik isimler öldürüldü.
İran hala konuşuyor...
Pezeşkiyan da ağzından baklayı kaçırdı. Demek ki İran ile O'nu frenlemek için "Şeytan" diye suçladığı Batılılar arasında birtakım görüşmeler ve temaslar olmuş. Hatta sonuç verdiği de söylenebilir. Başka türlü izah edilemez ki İran'ın sergilediği bu garip tutum.
Doğaldır insanların ayağa kalkıp, tatmin edici bir açılama istemesi.
Daha önce de yazmıştım...
Türk İstihbarat Birimlerinden aldığımız bilgilere göre, HAMAS, 7 Ekim saldırısı sırasında Hizbullah'a da gözünü çevirdi. Bir adım atması beklentisi içine girdi. Ama kılını kıpırdatmadı. Eğer o aşamada Hizbullah tarafından da harekete geçilmiş olsaydı, belki de çatışmaların seyri bugün çok farklı bir noktaya evrilmiş olacaktı.
İlk günden bu yana hem İran, hem de Hizbullah'tan laftan öte ciddi bir hareketlenme sergilenmedi.
Türkiye ile ilişkilerde de aynı...
İran hiçbir zaman samimi olmadı. En üst düzey yetkililerden bizzat dinledim. Türkiye