Sana diyor Özgür, sana...

İbretliktir, her dönem için geçerlidir. Herkesin üzerinde iyi düşünüp ders alması gerekir.

CHP'de Kurultay yapılıyor. Yer: Ankara Atatürk Spor Salonu. Kürsüde dönemin Genel Başkanı Deniz Baykal var. İyi bir hatipti Baykal, konuşmasıyla tribünleri ayağa kaldırıyor. Coşkulu kalabalık CHP bayrakları sallıyor...

Adeta bugün yaşananlardan bahsediyor. Sanki bugünkü CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve savunduğu Ekrem İmamoğlu'na sesleniyor. Ali Mahir Başarır, Mahmut Tanal ve Yeni CHP yönetiminde bulunanları uyarıyor. "Kendinize gelin" mesajı gönderiyor.

Dinleyelim...

Baykal, "Bir belediye hakkında devletin resmi makamları tarafından saptanmış ciddi yolsuzluk iddiaları vardır" diyor:

"Bunlar henüz iddiadır. Ama ortada ciddi yolsuzluk iddiası vardır. Bu ciddi yolsuzluk iddiaları cevap bekliyor. Bu iddiaların önemli ve ciddi olduğunu biz gördük. Yaptığımız araştırma ortaya koymuştur ki, devletin resmi belgelerinde kendisini gösteren yolsuzluk iddiaları, 'Alnım açık benim, verilemeyecek hesabım yok' ya da 'Benim hakkımda verilmiş bir mahkeme kararı yok' diyerek ört bas edilemeyecek kadar ciddidir."

Peki, bugün CHP ne yapıyor

Deniz Baykal'ın yapmayın, olmaz, dediğini yapıyor!

***

Tutturmuşlar bir "masumiyet karinesidir" gidiyor...

Arada bir de "Nerede iddianame" diyorlar. Alınmış bir mahkeme kararının bulunmadığını söylüyorlar.

Baykal, onlara da ders niteliğinde cevaplar veriyor. Aynen şunları söylüyor:

"Yolsuzlukla mücadele mahkeme kararı ile başlamaz. Yolsuzlukla mücadele, mahkeme kararı ile biter, biter.

Bittiği zaman da eğer siz zamanında gerekeni yapmamışsanız, iş işten geçmiş olur. İşin altında kalırsınız."

İşte bugün tecrübeli siyasetçi Deniz Baykal'ın işaret ettiği bu tablo yaşanıyor. Her gün yeni bir iddia ortaya çıkıyor. Her şey ortaya dökülüyor. CHP ise bunlara cevap vermek yerine, sadece "iftira" diyor, üstüne bir de yargıyı baskılamak için mitingler yapıyor. Ama olmuyor, pehlivan tefrikası gibi yeni iddialar ortaya atılıyor, yeni belgeler çıkıyor.