Samimi değilsiniz
Bu ülkede belli çevreler, yıllar boyunca karşılarındakileri "din istismarı" yapmakla suçladılar. Toptancı bir bakış açısıyla, dinine ve mukaddesatına bağlı kim varsa "istismarcı" ilan ettiler.
Ama mezhep üzerinden siyaset yapanlara kimse ses çıkarmadı. Mesela Mustafa Timisi'nin Türkiye Birlik Partisi ve Ali Haydar Veziroğlu'nun Barış Partisi, mezhep esaslı siyasi oluşumlardı. Ayrıca, yıllardır PKK uzantısı siyasi yapılar azınlık ırkçılığı yapıyorlar Türkiye'de.
Bunlar hiç sorun edilmedi. Fakat "Din istismarcılığı" söyleminin üzerinde tepinip duruldu...
Şimdi gelelim gerçek ve asıl istismar konusuna: Mustafa Kemal Atatürk, en çok istismar edilen kişidir bizde. "Atatürkçüyüm" demek yeterlidir. Söyleyene bir koruma zırhı oluşturur; herkese her şeyi yamama, suçlama ve dilediği gibi konuşma imkanı verir.
Atatürk'ü Koruma Kanunu işlemez onlara. "Atatürkçüyüm" dedikten sonra, Mustafa Kemal'in üzerinde diledikleri gibi tepinir, öğretilerini ayaklar altına alabilir, bütün söylediklerini çarpıtabilir, hedeflerini ve ideallerini saptırabilirler.
Güzel bir kalkandır "Atatürkçülük" Türkiye'de!
Bakın CHP'lilere...
İlgili ilgisiz konularda söze Atatürk ile başlayıp, Atatürk ile bitirirler. Böylece Atatürk'ü tekellerine aldıklarını düşünürler.
Buna karşılık, 2010 Yılında Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan seçilmesi ile "yeni CHP" söylemini geliştirip, Mustafa Kemal'le yollarını ayırdılar. Üstüne bir de TESEV'ci isimlerle İstanbul ve Van'da "Arama Toplantıları" düzenleyip CHP'ye Atatürk çizgisi dışında bir yol ve rota aradılar. Yaşadık bunları, o dönemde defalarca yazdık...
CHP'nin içinden de tepkiler geldi. Ama zaman içinde onların hepsi etkisizleştirildi. Buna karşılık Atatürk'e "Deccal" diyen isimler CHP yönetiminde yer buldu.
Yüzlere örnek verebilirim. Neler, neler yaşandı! Yine de CHP Atatürk'ten ne kadar uzaklaşırsa uzaklaşsın, "Atam, Atam" söylemini bir türlü bırakmadı ve terk etmedi.
Daha önce HDP ile nasıl bir birlikte yol yürüdüklerine şahit olduk; her evden