Rezalet, skandal, kepazelik...

Yapıyı iyi biliyorum, bazılarını şahsen tanıyorum. Genel olarak da ne yaptıkları konusunda tecrübe sahibiyim bu güruhun. Etki alanlarındaki müsilajlara sosyal medyada da sık sık rastlıyorum. Saldırganlık ruhlarına işlemiş. Küfür, hakaret, tehdit, her türlü pislik var...

İster "taraftar ", ister "trol" deyin, ya da "siyasi yol arkadaşları" olarak adlandırın. Ankara'da olduğumuz ve yaşadığımız için bunlarla sık sık karşılaşıyoruz biz. Ama öyle bir algı çalışmaları ve reklam kampanyaları var ki, vatandaşa pek anlatamıyoruz.

Sonunda kendi kendilerini ele verdiler işte...

Dün birlikte yol yürüdüklerini, bugün tehdit ve darp ediyorlar. Yolunu kesip, dayakla Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'tan özür diletiyorlar. Bunu da kameraya çekip, "Bakın ne güzel yaptık, dersini verdik" diye övünüyorlar.

İzlemişsinizdir Beypazarı İyi Parti İlçe Başkanı Recep Önder'e yaptıklarını. Kelimeler kifayetsiz kalıyor, sergilenen eşkıyalık ve barbarlık karşısında. Dövüyorlar, ölümle tehdit ediyorlar, vura vura ve zorla "Mansur Başkanım" dedirtip özür diletiyorlar.

Hem de bu olay Türkiye'nin Başkenti Ankara'da yaşanıyor. Kırk yıldır içindeyim, izliyorum. Ankara siyaseti, böyle bir skandal görmedi. Böyle bir rezalet yaşamadı. Basit, sıradan bir olay değil bu. Hem de TBMM'de grubu bulunan İyi Parti'nin İlçe Başkanı'na yapılıyor!

Peki, ne oluyor dersiniz Hiçbir şey. Herkes üç maymun oynuyor, kör ve sağır kesiliyor. Olay yeni değil eski; birileri medyaya sızdırmasa hiç yaşanmamış olacak. Vatandaşın da bu rezalet ve kepazelikten haberi olmayacak.

Hadi saldırıya uğrayan, tehdit edilen kişi korktu diyelim. Bu yüzden de polise ve savcılığa gitmedi. Olayı kimse ile paylaşmadı. O kadar dayak ve hakareti sinesine çekip barbarların dümen suyuna girdi, ne deniliyorsa onu yaptı.

Ama araştırdım öyle değil. Pislik ortaya dökülene kadar, olaydan pek çok kişinin haberi varmış. O görüntüler siyaset çevrelerinde elden ele dolaşıp duruyormuş...

İşte asıl ve önemli sıkıntı burada. Durum bu olunca, akla gelen o kadar çok soru var ki...