Özür diliyorum
Biliyorum, değmeyecek bir kişi için vaktinizi alıyorum. Farkındayım, bu köşeyi Türkiye'nin pek çok önemli meselesi varken, böyle bir kişiliğe ayırıyorum. O yüzden peşin olarak hepinizden özür diliyorum.
Ama bahsettiğim zat önemli olmasa da siyaset müessesesine verdiği zarar çok ciddi ve önemli. Ayrıca, birilerinin de yazması, ortaya dökmesi ve tartışması lazım bunları...
Yıllar, yıllar önceydi. Akşam eve giderken Meclis'ten, bizim çocuklardan bir telefon geldi. "Abi burada büyük kavga var. Millet birbirini öldürecek" dedi. Hemen yönümü değiştirdim, TBMM'den içeri girdim. Gerçekten de büyük bir itiş kakışın arasına düştüm. Şimdi adını vermeyeyim, ilk gördüğüm bir Yozgat milletvekiliydi. Elinde tabanca vardı. Durum bu olunca, doğal olarak çok büyük bir olay yaşandığını düşündüm. Sonra gözüme Cemal Enginyurt çarptı. En ateşli olanlardan, bağırıp çağıranlardan biri de oydu. Her ikisini de ilk tanımam böyle gerçekleşti.
Çok açık ve net olarak yazıyorum. Daha sonraki yıllarda bu kişileri hep sıkıntılı fotoğraflar içinde gördüm.
"Olay neydi" derseniz, hedef rahmetli Sadi Somuncuoğlu'ydu. Anayasal hakkını kullanıp, Cumhurbaşkanı adayı olmak için TBMM Başkanlığına dilekçesini vermeye gitmişti. Vay, sen misin bunu yapan! Henüz içeri girmeden Meclis bahçesinde saldırıya uğramıştı. Yanında bulunan Latif Can gibi isimler, rahmetliyi zar zor bunların ellerinden kurtarıp oradan uzaklaştırmıştı.
Dün gibi hatırlıyorum, Orada, olay anında Cemal Enginyurt ve çevresindekilere sert tepki göstermiştim. Yazdım bunları zaten o günlerde.
Peki, sonra ne oldu
Ne olmadı ki..
Bu Cemal Enginyurt'un kameralar karşısında ulumasını izledik biz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a methiyeler düzmesine, Canan Kaftancıoğlu ve Özgür Özel'e "kaos yaratıyorlar, provokasyon yapıyorlar" demesine şahit olduk. Hatta hızını alamayıp, CHP'lleri "darbecilikle" suçladığı, "Sonunuz 15 Temmuz darbecileri gibi olacak" dediği görüntüleri izledik.
Neler yapmadı, neler demedi ki...