Normalleşme!
Siyasette yumuşama" diyenler de var, CHP gibi adını "normalleşe" koyanlar da. Bu çerçevede önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Merkezi'nde Özgür Özel'i ziyaret etti...
Türkiye açısından güzel ve özlenen bir tablo! Geçmişte de pek çok örneği var. En çarpıcı örneklerden biri de 1980 öncesi TBMM'de Meclis Başkanı'nın seçiminde yaşandı. Meclis'in kilitlendiği, toplumun ikiye ayrıldığı, sokakların kan gölüne döndüğü bir dönemdi. O dönemde İç Tüzük gereği "nafile turlar" sürüyor ve Meclis Başkanını seçemiyordu. MHP bir adım attı ve CHP'nin Başkan Adayı Cahit Karakaş'a destek verdi. Kilit çözüldü.
Aradan geçen yıllarda uzlaşma kültüründen uzaklaşıldı, CHP'li Engin Altay'ın TBMM'de dillendirdiği "Biz muhalefetiz, siz dünyanın en iyi işini bile yapsanız sizi desteklemeyiz" zihniyeti siyasete hakim oldu. Gerilim ve kutuplaşma arttı. Bu günlere geldik.
İşte bu yüzden Erdoğan-Özel arasında başlatılan diyalog oldukça önemli!
Türkiye'nin önündeki en önemli mesele yeni ve sivil anayasa. 1982 Anayasası'nın kabulünden bu yana, "İyi güzel" diyene rastlamadım. En sağdan en sola kadar herkes tarafından eleştirildi, yerden yere vuruldu. Ama bir türlü bu konuda uzlaşma sağlanamadı. Yapılan değişikliklerle de Anayasamız tam bir yamalı bohçaya dönüştü.
İşte fırsat...
Eğer bir "normalleşmeden" bahsediyorsak, bunun meyvesi sivil bir anayasa olmalı. Ama bu konuda verilen mesajlar, pek de umut verici değil.
Erdoğan'ın yaptığı ziyaretin ardından CHP Sözcüsü Deniz Yücel kameraların karşısına geçti. Kullandığı ifade şu:
"Siz anayasa değişikliğini, biz sokaktaki vatandaşın ne konuştuğunu önemsiyoruz. Bize 17,5 milyon insan oy verdi, onlar masaya oturmadan bizim oturmamızın bir anlamı yok."
Ardından da "Önce iktidar mevcut anayasaya uymalı" gibi laflar etti...
Kimse kusura bakmasın, ama samimiyetten uzak, tamamen tribünlere yönelik, siyasi manevra bu.