Narin
20 haneli bir köyde yaşıyordu. Küçücük, minicik Narin, 8 yaşında acı bir şekilde öldürülerek hayatını kaybetti. Ama günlerce medyayı meşgul etti. Maalesef bizim mahalle hiç de iyi bir sınav vermedi.
Basının temel ilkeleri rafa kalktı. Koca koca adamlar medyumluğa, falcılığa soyundu. Kimi nasıl etkileyeceğine, insanların şeref ve haysiyetlerine nasıl zarar vereceğine bakılmaksızın söylenmemesi gereken her şey söylendi. Hatta at yarışı oynar gibi tahminler yapıldı.
Neler denilmedi ki!..
Hukukta da ilke falan kalmadı. Masumiyet karinesi ayaklar altına alındı. Gözaltına alınanlar, yargılanmış ve hatta ceza almış gibi değerlendirildi. Herkes aklına geleni söyledi. Hızını alamayanlar, ellerinde hiçbir veri olmadan onu, bunu "suçlu" ilan etti.
Kime kusura bakmasın, ama ciddi dediğimiz insanların bir araya geldiği tartışma programları, sabah kuşağındaki dedikodu programlarına döndü.
Cesedin bulunması ile olayın hunharca işlenen bir cinayet olduğu netleşti. Ortada şüpheliler de vardı. Ama adı üzerinde şüpheli! Henüz yargılama yapılmamış ve olay netleşmemiş.
Buna rağmen, o şüpheliler ekranlarda cezalandırıldığı gibi, cinayet sebebi üzerine de yoğun tahmin ve tartışmalar yapıldı. Herkes aklına geleni söyledi. Kin, nefret, çıkar kavgası, gönül ilişkisi, ensest ilişki, akla gelen ne varsa dillendirildi. Başlangıçta ağıza alınmaması ve araştırılması gereken şüpheler, gerçekmiş gibi ortalığa döküldü.
Yapılan yayınlar, tartışma programından çıkıp, "tahmin programına" döndü. Reyting uğruna elden gelen her şey sergilendi. Oysa etik olarak doğru değil, hukuken de suçtu bunlar. Buna rağmen, söz konusu hakkını hukukunu arama imkanı olmayan küçük bir köy olunca hiç de önemsenmedi.
Her türlü değer, fren mekanizması ve vicdan rafa kaldırıldı!
Görüntü bu olunca, istismarcılar, bölücüler ve ülke düşmanları bile devreye girdi. Onlar da sokaklara döküldü, gösteriler yaptı. Yaşanan bu acı olay üzerinden siyaseten rant devşirilmeye çalışıldı.
Olay tamamen netleşip, her şey aydınlandıktan sonra