Koyun değil seçmen

Gerçeklerin üzerini kapatıp algıları iyi yönetiyorlar. Para bol, depremle mücadeleden kısıp reklam bütçesini yüksek tutuyorlar. Bir de arkalarında her şart altında kendilerini destekleyecek, tuvalet terliğine bile oy verebilecek belli bir kitle var.

İddialarını sürdürüyorlar...

Mesela İstanbul'da Ekrem İmamoğlu ne yaptı Ciddi bir proje ortaya koymadığı gibi, mevcutları da mundar etti. Kadir Topbaş döneminde başlatılan, Dolmabahçe-Levazım Tüneli gibi projelerin yapımını durdurdu. Proje, 70 dakikalık yolu 10 dakikaya indirecekti. Yılda 400 milyon lira yakıt tasarrufu sağlayacaktı. Gitti, yok oldu.

Lafı uzatmaya gerek yok. Temel Atmama Töreni bile düzenledi. Kendini yapraklara alkışlattı...

Bir benzeri de Ankara'da var. O da aynı yoldan gitti. Koskoca bir Ankapark'ı çürüttü. Üstelik algıları iyi kullanarak bunu da kendisine reklam malzemesi yaptı. Ama mazgalları bile temizleyemediği için her yağmur felakete dönüştü.

"Mansur Yavaş ne yaptı" derseniz, Ankara'da yaşıyorum ve verecek bir cevap bulamıyorum.

Başkent'in her yanı reklam afişleri ile dolu...

Her birinde de "Şunu yaptık, bunu ettik; 40 yıllık problemi çözdük" türünden ifadeler var. Tam bir reklam ve algı belediyeciliği!

Oysa, seçmenin karşısına çıktığında 58 kilometre metro hattı inşa edeceği sözünü vermişti. O ekran benim, bu ekran senin gezip "en büyük proje" olarak bunu göstermişti. Koskoca bir 5 yıl geçti. Ama ortada 58 santimlik çalışma ve iş yok.

"Yaptık" dedikleri rutin belediyecilik hizmetleri. Bir de daha önce de yapılan ve her belediyenin yürüttüğü sosyal yardımlar. Onlar da abartılı ifadelerle millete sunuluyor. Mesela, eline mikrofonu alıp "Kızılcahamam suyunu Polatlı'ya vermeye başladık" dedi. Çıldırttı vatandaşı bu ifadeler. Kimi "su yok", kimi de "gelsin de su dediği akan çamuru görsün" diye tepki gösterdi.

Ankara'nın da İstanbul'dan farkı yok. İş yok, ama reklam çok...