Kimliksiz, kişiliksiz cahiller...

Koşarak, yüzlerce, binlerce kilometre yol kat ederek geldiler... Kimi zaman yürüyerek, kimi zaman at üstünde geldiler... Keyif yapmaya, sefa sürmeye değil, ölüme koştular... Etli ve yağlı bir kemiğe değil, şekersiz üzüm hoşafı, yağlı bulgur çorbası ve bir somun ekmeğe talim etmeye geldiler...

Yemen'den, Libya'dan, Irak'tan, Suriye'den, Kafkaslar, Balkanlar, Batı Trakya'dan bu topraklara aktılar. Hani "Ne işimiz var bizim orada" denilen coğrafyalar var ya!.. İşte oralardan geldiler. Bu gelen on binlerce gencin çoğu da geri dönemedi. Düştüğü bu toprakları kanları ile suladı.

Dillerde destan oldular. Çoğunun bir kabri bile yok. Ama kabirlere de tarihe de sığmadılar, gönüllere gömüldüler.

Kimliksiz, kişiliksiz, beyinsiz cahiller bilmezler bunu.

Namusları, İslam toprakları tehlikedeydi çünkü! Dönemin Dünya Devleri ile birlikte Hindular, Yamyamlar, Anzaklar ve her türlü bela Çanakkale'nin üzerine kabus gibi çökmüştü. Milli Şairimiz Mehmet Akif'in dediği gibi "Enkaz-ı Beşer" dört bir yana savruluyordu! Dünyanın en güçlü donanmasından fırlatılan gülleler, kafaları, kolları, bacakları parçalıyordu.

Buna rağmen koşarak geldiler...

İslam Coğrafyasında problem yoktu. Yola çıkmak için sadece karar vermeleri gerekiyordu. Balkanlar'da ise izne tabiydi. Avusturya yolu açtı. Sancak, Karadağ, Kosova ve Bosna'dan sayıları 10 bine ulaşan insan imdada koştu. Bulgaristan Krallığına bağlı olan Kırcaali'nin Eğridere İlçesi'nin küçücük Alfatlı Köyü'nden bile 50'ye yakın genç yola çıktı. Babamın amcası Feyzullah da onlardan biriydi. Şerif dedem çok küçük olmasa o da gelecekti. Onların sadece 4'ü geri dönebildi. Babamın amcası dahil, hepsi bu topraklarda şehit oldu, can verdi. Anadolu ile birleşip Çanakkale'yi geçilmez kıldılar.

Üç kuruşluk poşeti mesele edenler, domates, patates, soğan edebiyatı yapanlar anlayamazlar bu ruhu! Onlar dünyayı da kendilerini de mutfakla tuvalet arasında bir boru olarak görürler!

O yüzden "Ne işimiz var bizim Libya'da, Suriye'de" derler. Kimliksiz, kişiliksiz ve duyarsız oldukları için zulümden kaçan kardeşlerini ölüme göndermenin hesaplarını bile yapabilirler.