FİLM GİBİ...

Son günlerde inanılmaz, baş döndürücü, gerilimli, film gibi olaylar yaşıyoruz. Bunları mafya ve aksiyon filmlerinde izlerdik. Hadise, genellikle Sicilya'da geçerdi. Şimdi bize sıçradı. Artık bütün Türkiye bir film platosuna döndü. İstanbul merkezli akıl almaz olaylar dizisi ve iddialarla karşı karşıyayız...

Evet, şimdilik iddia, ama Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyet Savcılığının iddiaları bunlar. Kahvehane dedikodusu değil! Üst düzey pek çok tutuklu var cezaevinde.

Pehlivan tefrikası gibi! Uzadıkça uzuyor, her gün bir yenisi ortaya çıkıyor...

Vatandaş olarak da görüyoruz zaten. Bir şeyler saklanmaya, gizlenmeye çalışılıyor. Savcılık da bunları ortaya çıkarmak, durumu netleştirmek için hummalı bir çalışma yapıyor.

Mesela, Ekrem İmamoğlu'nun Rumeli Hisarındaki Konutunun kamera kayıtları yok edilmeye çalışılmış. İddiaya bakılırsa, talimatı da Dilek İmamoğlu vermiş. Savcılığın aradığı 4 hartdisk İSPER A.Ş'nin deposunda tahrip edilmiş halde bulunmuş.

Neden, niçin..

Gizlenmeye çalışılan, milletin görmemesi istenen ne

Durup dururken "film gibi" demedim. Gizlilikler ve esrarengiz olaylar dizisi ile karşı karşıyayız:

Üstelik konu sadece İBB ve Ekrem İmamoğlu ile sınırlı değil. Ayrıca, bunlara her şart altında destek veren, toz kondurmayan ve savunmak için çırpınan bir de siyasi yapı var. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, korkunç iddialar ve suçlamalara rağmen bunlara güzellemeler düzenliyor. Destek için mitingler yapıyor. Çırpınıp duruyor...

Hatta son olarak İmamoğlu'nun bir otelde düzenlediği toplantıda güvenlik kameralarının siyah bantla kapatılmasını dahi savundu. "Normal bu, herkes, benim korumalarım da bunu yapıyor" türünden sözler sarf etti.

Oysa hiç normal değil. Kırk yıldır devlet yönetimi ile iç içeyim; ne böyle bir şey gördüm, ne de duydum. Kendi korumaları da bunu yapıyorsa, çok vahim!

Demek ki, toplu halde gizlemek istedikleri bir şeyler var!

Konuyu, Emniyet Genel Müdürlüğü yapan ve bugün de İçişleri Bakan Yardımcısı olan Mehmet Aktaş'a sordum:

-Var mı böyle bir uygulama