Çocuklara kötü örnek

Bir Milli Bayram daha geride kaldı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutladık dün. Devletin zirvesinde ve TBMM'de törenler düzenlendi, "egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunun" altı bir defa daha çizildi. Tabii bu arada bayramın armağan edildiği çocuklar da sevindirildi.

Ama yanlışlar vardı...

Çocuklara kötü, hatta çok kötü örnek olduk biz!

Birleşmiş Milletler'in 20 Kasım 1989'da kabul ettiği Çocuk Haklarına İlişkin BM Sözleşmesi'ne göre, 18 yaşına kadar her birey çocuk sayılır. Kafalarının karışık olduğu kabul edilir ve medeni hakları kullanamazlar. Biz de altına imza attık o sözleşmenin, kabul ettik.

Kısaca özü şudur:

"Ülkedeki bütün resmi ve özel kuruluşlar, atacakları her türlü adım ve yapacakları işlemlerde çocuğun yüksek yararını temel alır."

Dünyanın pek çok ülkesinde tersi uygulamalara ağır yaptırımlar getirilmiştir. Bizim de Medeni Kanunumuz ve Ceza Kanunumuzda benzer düzenlemeler var. Onlara kötü örnek olmak ve onları istismar etmek suçtur. Hatta bazı durumlarda ana babaların velayet hakkını kaybetmesine kadar ağır yaptırımlar uygulanır.

Peki biz ne yaptık dün..

Onları alabildiğine istismar ettik ve BM sözleşmesini ayaklar altına aldık. Hem de bunu "medeniyet" nutukları atanlar, "çağdaş uygarlıktan" bahsedenler ve bize Batı'yı "rol model" olarak gösterenler yaptı.

"Organize Suç Örgütü Lideri" olmakla suçlanan ve bu sebeple cezaevinde bulunan bir kişiyi ilahlaştırdılar! Yargının vereceği kararı beklemeden akladılar. Hukuku yok saydılar. Hatta O'na destek vermek için gerginlik çıkardılar.

Yetmedi, mesajlarını yayınladılar. İşi gücü bırakıp, O'nun adına açıklamalar yaptılar. Çocuklara mesajlarını ilettiler. 23 Nisan'ı Ekrem İmamoğlu ile başlatıp, Ekrem İmamoğlu ile kapattılar.

Batı'da olsa yapamazlardı bunu. Ortalık ayağa kalkardı. Çocuk hakları savunucuları büyük tepkiler ortaya koyardı. Ama bizde yaptılar. Çocukların kafalarını alabildiğine karıştırdılar. Organize Suç Örgütü Lideri olmakla suçlanan bir isme övgüler düzdüler...

23 Nisan'ı çocuklara armağan eden Mustafa Kemal Atatürk, "Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu" söylemişti. Bunu da Milli Mücadeleyi yürüten TBMM çatısı altında dillendirmişti.