Belki haberiniz yok, ama balo sezonu başladı. Özellikle liselerde gençleri hem üniversite sınavı, hem de mezuniyet balosu heyecanı sardı. Hepsi hummalı bir faaliyet içinde...

Erkek çocuk, o güne kadar hiç giymemiş; ama "Takım elbise lazım baba" diyor. Sonrasında da hiç kullanmayacak, belli. Ama lazım işte, herkes giyecek; o da almak zorunda! Takımın altına spor ayakkabı olmaz elbette, kundura lazım. Genç, giymekten hiç haz etmiyor; fakat mecbur, herkes gibi davranacak. Balo için kullanılacak ve sonrasında dolaba kaldırılacak. Fakat olmazsa olmaz, alınması elzem!

Evde liseyi bitirecek olan kız çocuk ise, yandı gülüm keten helva. Abiye bir elbise gerekir. Ama alelade olmaz, çocuk diğer arkadaşları ile yarışacak. Anne bastırıyor, "Benim kızım en iyisine layık" diye. Şart, yeni ve özel bir tuvalet diktirilmek zorunda!

Öğrenci, gerçekten çok muhtaç, garip bir ailenin çocuğu ise, onun böyle bir derdi yok. Baştan havlu atmış durumda. Gidemeyecek zaten. Boynu bükük evinde oturuyor. Bu baloların çoğu, 5 yıldızlı otellerde yapılıyor. Her öğrenciden binlerce lira para isteniyor. En mütevazı balo için düğün salonu kiralanıyor. Biliyorum, o da en ücra köşelerde kişi başı 500 liradan aşağı değil.

Sonuç:

Liseden mezun olacak çocuğun varsa derdin var. Çok küçük "tuzu turu" tabir edilen kesim hariç herkes sıkıntıda. Zaten elde avuçta olanı üniversite sınavı için yatırmış, son barutu da balo için harcıyor. O da borç harç!

İşte manzara bu vesselam!

Bu ülkede Milli Eğitim Bakanlığı diye bir kurum var. Görmek zorunda yaşanan bu sıkıntıyı, işi bu! Gördü, velilerden gelen şikayetleri değerlendirdi ve gereken adımı attı...

"Balo yapacaksanız yapın, ama bunu velileri sıkıntıya ve öğrencileri strese sokmadan gerçekleştirin" anlamına gelecek bir karar aldı.

Vay, sen misin bunu yapan..

Ortalık ayağa kaldırıldı. Müsilaj takımı, alınan bu kararı kirletmek için "Liselerde mezuniyet baloları yasaklandı" yalanını ortaya attı. Bunun üzerinde tepinmeler başladı. Üstelik bu haberler en çok "Millet aç, aç; yemeğe ekmek bulamıyor"