Hemen herkes, gelirinin az ya da çok, bir kısmını tasarruf eder. Ne olur ne olmaz diye biriktirir. Tasarruf etmenin temel saiki ihtiyatlı olmaktır. Türkçemizde "kefen parası" diye bu saiki ilginç şekilde açıklayan bir deyim vardır. Kefen parası biriktirdikten sonra ortaya bu paranın "emr-i hak vaki olduğu gün" kefen almaya yetip yetmeyeceği sorunu çıkar. Atalarımız kefen parası için altın alır, bu altınları bir keseye koyup, sandığın en dibine yerleştirirdi. İktisatçılar bu uygulamaya, "paranın satın alma gücünü" koruma diyor. Paranın satın alma gücünü koruyamama endişesi evrenseldir. Çünkü, düşük oranda da olsa her ülkede fiyatlar sürekli artar. Buna enflasyon deniyor. Enflasyonun azı yarar, çoğu zarardır. Enflasyonun sıfır olması da kötüdür. Sıfır enflasyon, milli geliri (GSYH) yaratan "yatırım-üretim-tüketim" çarklarının dönüş hızını yavaşlatır. Azıcık enflasyon mafsallarda yağlama etkisi yaratır. Enflasyon, paranın satın alma gücünü azaltır. Mesela yıllık enflasyon %3 olsa, 10 yılda fiyatlar %35 artar, paranın satın alma gücü %26 düşmüş demektir. Altın da aslında bir "mal" olduğundan, fiyatının enflasyon kadar artması beklenir. Bu sayede kefen parası altın olarak tutulursa, her zaman kefen almaya yeter diye düşünülür. Eğer altının fiyatı enflasyondan da hızlı artarsa, bu da altın tutmanın bonusu olur.
DOLAR TUTANIN ELİ YANDI
Vatandaşın biriktirdiği parayı dövize bağlaması, ulusal ekonominin işlemesi için gerekli olmayan "spekülatif" munzam bir döviz talebi yaratır. Bu yüzden döviz fiyatları, diğer fiyatlara nispeten daha hızlı yükselir. Yükselen döviz fiyatı da "ithalatı pahalılaştırarak" enflasyona sebep olur. Türkiye benzeri "zayıf paralı" (soft currency) ülkelerde spekülatif döviz talebi kırılmadan enflasyon dizginlenemez. Merkez Bankası'nın "yüksek faiz-düşük kur" politikası izlemesinin ilk sebebi "spekülatif döviz talebini karşılayacak kadar" dövizi ülkeye çekmektir. Böylece, yüksek faiz almak için ülkeye gelen sıcak paranın "döviz arzını artırarak" döviz fiyatını baskılaması umulur. Ülke yöneticileri geçmiş yıllarda halkı spekülatif saikle döviz almaktan vazgeçirmek için "parasını dövize bağlayan zarar edecek" anlamında "döviz tutanın eli yanacak" dedi. Belli sürelerde bu gerçekleşti. Ama orta vadede döviz tutanların eli yanmadı. Mehmet Şimşek