Her yol paraya çıkar
İngilizce'de "Her yol Roma'ya çıkar" (All roads lead to Rome) diye bir deyiş vardır. İngilizler bu sözü, herhalde tatilde Roma'ya gitmek isteyenlere söylememiştir. Bu sözün anlamı ne olabilir diye düşünürken aklıma Hocam Sadun Aren'in "Hangi sorudan başlarsa başlasın, iktisatta her tartışma sonunda gelir dağılımına çıkar" sözü geldi. Bunu hatırlayınca deyimin içindeki "Roma" sözcüğünü çıkarıp yerine "para" koydum. Ahlak felsefesi profesörü Adam Smith "hayatın kendisini" laboratuvar olarak kullanmış ve yaptığı gözlemlerle iktisadi düşünme disiplinini inşa etmiştir. Cevabını aradığı soru "milletlerin yurt içinde yaratılan zenginliğinin nereden doğduğu"dur. Smith'den sonraki dönemlerde iktisat alanına giren sol eğilimli iktisatçılar bu disipline "siyasi iktisat" (political economy) adını vermiştir. Milletlerin, serbest piyasa sistemi sayesinde zenginleştiğini ileri süren önceki iktisatçılara, siyasi iktisatçılar "Eksik konuşuyorsunuz, Avrupa'daki zenginliğinin çok önemli bir kaynağı sömürgelerden aktarılan servetlerdir" diye itiraz etmiştir.
OSMANLI İMPARATORLUĞU SÖMÜREN Mİ SÖMÜRÜLEN MİYDİ
Başkan Erdoğan "Elini ver bana kardeşim" derken, meğer Esad çoktan bavullarını toplamış Moskova'ya "hicret" etmek üzereymiş. "Ensar" Ruslar da hiç renk vermedi. Suriye'nin Golan bölgesinin köklü ailelerinden birine mensup olduğu için "Golanlı" (Colani) lakabını kullanan Ahmet al Sharaa, 61 yıllık Baas rejimine son verdi. Ortada arapsaçı kadar karışık bir tablo var. MİT Başkanı İbrahim Kalın, Şam'da Emevi Camii'nde namaz kıldı. Böylece Başkan Erdoğan'ın 12 yıl önce vadettiği eylemi, ona vekaleten gerçekleştirmiş oldu. Zalim Baas rejiminden kurtulmalarına yardım ettiği için Suriyeliler'de şu sıralarda samimi bir Türkiye sevgisi ve Erdoğan hayranlığı oluştuğu kesindir. Başkan Erdoğan, "Suriye'de ne işimiz var" diyenleri, "Şimdi gördünüz mü ne işimiz olduğunu" diye payladı. Affı şahanelerine sığınarak ben hâlâ soruyorum: Ne görüldü de Suriye'deki işimizin ne olduğunu anladık 13 yıldır Suriye'nin içişlerine karışmakla hatta bir bakıma rejimini devirmekle elimize ne geçti Batılı (emperyalist diye okuyun) devletler de başka ülkelerin içişlerine karışır ama sonunda oralardan nemalanırdı. Osmanlı Devleti Âliyye'si, bir imparatorluk olsa da, yükseliş dönemi hariç, böylesi bir "kaşıkla ver, sapıyla geri al"