Rayına oturuyor

Göztepe ve Benfica karşısındaki sinir bozucu oyun ve fiziken yıpratıcı iki maçtan sonra Mourinho kulübede unuttuklarını yeniden futbola ısındırmak, yorulanları dinlendirmek ve cezalıların yerini doldurmak için dört rotasyonla çıktı sahaya...
İlk on bir hayli cüretkardı... Süper Lig'in ilk iki haftasında sıfır puan çekse de iyi savunma yapıp orta sahayı sert ve kalabalık tutan bir rakibe karşı çift forvetin arkasına bir de Talisca'yı koymak biraz lükstü ve fazla cesaret taşıyordu... Hele ki gerekirse bir pozisyonla maç kazanmayı, her türlü istatistikte rakibinin altında kalmayı öncelikte tutan bir hoca için...
Belli ki Mourinho bu kez ilk yarıyı heba etmek istememişti... Aslında skor olarak planı tutmasa da oyun geçmiş maçlara göre daha pozitifti... Muhtemelen son zamanların en iyi maç başlangıcıydı Fenerbahçe'nin… Tempoluydu. Orta sahaya hakimdi. Sabırlıydı takım. Çünkü özgüveni yerindeydi. Geçiş oyunlarının vazgeçilmezi ve üstadı Fred, yanında İsmail'i bulunca rahatlamış ve fabrika ayarlarına geri dönmüştü.
Oosterwolde'nin yokluğunda formayı kapan Çağlar'ın hazırlayıp Skriniar'a attırdığı erken gol Kadıköy'ü kendinden geçirse de yakaladığı pozisyonlara rağmen rakibin gardını bir türlü düşüremeyen Fenerbahçe bir duran topta kalesinde beraberlik golünü gördü ve hak etmediği bir şekilde soyunma odasına 1-1 ile gitti.
İkinci yarı vitesi biraz daha attıran ve önde baskıyı iyice çoğaltan Fenerbahçe kısa sürede Brown ve Talisca ile skoru buldu. Tabela 3-1'e gelince Mourinho da "bu kadar şov yeter" dercesine bir hamleyle Duran-Szymanski, Semedo-Mert değişiklikleri ile o sevimsiz Fenerbahçe'yi geri çağırdı. Son bölümler Kocaeli ataklarını karşılamaya harcandı.