Sanki 30 yıldır orada...
Bardot adeta bir New York, Paris, Londra restoranı hissi veriyor. Girer girmez ilk anda fark ediyorsunuz havayı... Lüks, şık, Beymen'le aynı dili konuşuyor. Uzun araştırmalar sonucu oluşturulan menüsüyse her damağa uygun.
Mutfağın sahnesinde değil, arka tarafında durmayı tercih edenlerden o. Ondaki donanımın yarısına bile sahip olmayanlar ortalıkta büyük havalarla cirit attığı için Cihan Çetinkaya'nın bu mütevazı tavrı daha da dikkat çekiyor ve takdire şayan bir hal alıyor. Uzun zaman sonra ilk kez Zorlu AVM Beymen'in içinde açılan Bardot'da bir mekânın yüzü olarak karşımıza çıktı Cihan. Mengen Anadolu Aşçılık Meslek Lisesi'ni bitirdikten sonra hem yurtiçi hem de San Francisco ve Dublin olmak üzere yurtdışı otellerde tecrübe edinmiş. Ve Türkiye'ye döndükten sonra 2003 yılında Mehmet Gürs ile yolları kesişmiş.
O zamanlar Mehmet, Chaîne des Rôtisseurs Genç Şef Yarışması'nın mutfak koordinatörü, Cihan da
2003 yılının Türkiye şampiyonuymuş. Orada başlayan arkadaşlıkları 2009'da iş arkadaşlığına dönüşmüş ve o gün bugündür hâlâ birlikteler. Ha bir de yanlarında Adem Usta (Boğatepe) var ki rahlei tedrisinden kimler kimler geçti. Emektar Adem Usta başka zamana başlı başına bir yazı konusu. Mikla, Numnum, bir ara Enzo... Halen iş anlamında organik bağları da olan bu üçlü, bir dönem her yaptığı işle fırtına gibi esti. Nasıl esmesin, bir gecede konsept değiştirip ismine 'Yeni Anadolu Mutfağı' dedikleri akımın Türkiye'deki öncüsü oldular ve dünya gastronomisinin inovatif yüzüyle aynı dili konuşmaya başladılar.
ŞIK, LÜKS VE FEMİNEN
Bakmayın bir gecede olan değişime, onun gerisinde birkaç yıllık sağlam bir Ar-Ge çalışması vardı
benim de bizzat şahit olduğum. Zira somon tartardan, Antakya usulü kabak tatlısının en iyisini bir üst versiyonuyla yapabilmek öyle akşamdan sabaha olabilecek iş değil malum. Bir sütlacın, tarhananın havalı bir lokanta da servis edilebileceği algısını oturttular. Onlar araştırıp geliştirmeden beslenen bir ekip oldu hep. Ekip demişken Tangör Tan'ın ismini de atlamayalım. Araştırmaların sahadaki ismiydi o zamanlar.
"Mesela ben hep söylerim göğsümü gere gere, Mikla'nın en büyük güçlerinden biri servisti; garsonun duruşundan bilgiye hâkimiyetine kadar. Tüm bunları yıllar boyu yönetiyor olmak insanı güçlendiriyor. Güçlendirdiği kadar da rahatlatıyor, oturup etrafa bir bakıyorsun, neler olup bittiğini daha iyi analiz ediyorsun" diye özetliyor Cihan şu anda mesleki olarak geldiği noktayı.
İşte tüm bunlar insanın burnunun daha iyi koku almasını sağlarken öte yandan sorumluluğunu aldığı mekânın da risklerini minimuma indiriyor. Bunu anlamak için Bardot'nun kapısından içeri kafanızı uzatmanız yetiyor. Sanki New York'ta, Londra'da, Paris'te gördüğümüz, 30 yıldır oradaymış hissi veren lokantalardan biri olsun ve tabii ki bünyesinde olduğu Beymen'le aynı dili konuşsun, onunla aynı DNA'daki lüks ve şıklıkta olsun istemişler. New York'tan Roman and Williams isimli mimari firmayla çalışmışlar istedikleri şıklık ve feminenliği yakalamak için.
strong class'read-more-detail'Haberin Devamıİnsanlar buraya bir şef lokantasına gelmeyecek, keyifli bir ortamda hoş vakit geçirip iyi yemek yiyecek düşüncesiyle bir menü oluşturmuşlar. "Yaptığımız her şey, türünün en iyi örneği olsun" diyerek menünün