Safarinin adım adım içinde
Vahşi doğayı izlemekten bahsetmiyorum, bire bir vahşi doğanın içinde olmaktan ve vücudunuza pompalayacağı adrenalinden bahsediyorum. Hayvanların sizi 4x4 ciplerin içindeki gözlemci değil, bir tehdit olarak algıladığı doğada gündüz yürüyerek safari yaptım, gece karanlığında akşam yemeğimi yine bu açık alanda yedim.
Deli mi bu kadın Durduk yerde insan niye böyle bir heyecan yaşamak ister ki diye düşünmeyin. Öyle gözü kara tiplerden olmamama rağmen yürüyüş safarisi teklifini geri çeviremezdim, böyle bir deneyim hayatınız boyunca kaç kere karşınıza çıkabilir ki! Üçüncü safari seyahatimde yine çok sevdiğim Tanzanya'daydım. Tanzanya çok geniş bir safari alanına sahip: Serengeti Milli Parkı, Ngorongoro Krateri ve Manyara Gölü'nü kaplayan bu koskocaman alanın her bir bölümünde farklı deneyimler yaşayabiliyorsunuz. Ben bir kez Manyara Gölü safarisinden sonra ikinci kez Serengeti Milli Parkı'ndaydım. İlk iki deneyimimde o bildiğimiz kocaman 4x4'lerdeki safariyi yaptığım ve profesyonel fotoğraf çekimi peşinde koşmadığım için alternatif heyecan arayışıma çok iyi cevap verdi yürüyüş safarisi.
Safari çok farklı bir seyahat deneyimi. Sadece bir kez çıkıp bu kadar yetti diyen de var, her yıl bir kez safariye çıkan tutkunları da. Birden fazla safari seyahatine çıkanlar her defasında farklı lokasyon ve farklı otel seçimleriyle deneyimlerini çeşitlendirebiliyorlar.
Bu tarz seyahatlerde en önemli şey güvenlik. Çadır tipi konaklamalar beni biraz ürkütüyor. Gerçi tüm kamplarda koruma olarak bölgenin halkı Masailer çalışıyor olsa da sonuçta vahşi doğanın içindesiniz.
Ben ikinci kez kendimi çok rahat hissettiğim ve profesyonel ekibine bayıldığım Four Seasons Safari
Lodge Serengeti'de kaldım. İçinde bulunduğum destinasyonun kültürünü ve estetiğini yaşayabiliyor olmak ayrıca önem verdiğim bir nokta.
Maksimum heyecan!
Uçsuz bucaksız savananın göbeğinde maksimum 'heyecan' faktörü ne olabilir sizce Odanızın balkonunda otururken veya havuzda yüzerken hayvanların resmi geçidi desem...
Evet, tüm gün boyunca peşinde koştuğunuz hayvanlar için otelin ön tarafında yapay minik bir gölet yaratılmış ki sabah ve akşamüstü saatlerinde uğrasınlar, su içerken konuklara benzersiz bir heyecan yaşatsınlar diye. Bu gölet özellikle arada minnacık bebeklerin de olduğu fil sürülerinin günlük olağan rotaları arasına girdiği için Serengeti'de çekebileceğiniz 'like' garantili en güzel fotoğrafların bir anda başrolünde olabiliyorsunuz.
Haberin DevamıSerengeti Milli Parkı'nda konaklayacak olanlar önce Kilimanjaro veya Arusha'ya, oradan da Seronera Airstrip'e (toprak pist olduğu için havaalanı denmiyor) 12 kişilik minik uçaklarla gitmek zorunda. Arusha'dan karayoluyla da ulaşım var ama yollar toprak olduğu için karayolu yolculuğu oldukça yorucu. İndiğiniz an bavullarınıza yardım etmeye gelen otelin görevlisi şoför yola çıkmadan önce size kurduğu minicik bir masa üzerinde içeceklerinizi ve minik atıştırmalıklarınızı ikram ediyor. O sırada etrafımıza doluşan mavi boyunlu minicik 'superb starling' kuşlarına elimdeki kurabiyeden bir lokma atacak olduğum an şoförümüz kibarca uyarıyor "Lütfen bir şey vermeyin, eğer alışırlarsa onlarla baş etmemiz imkânsız hale gelir" diye.
Haberin DevamıAirstrip'ten yani uçağın indiği pistten otele kadar olan 1,5 saatlik kara yolculuğu boyunca da aslında yol üstü safarisi yapıyorsunuz. Bu arada milli parkta olduğunuz her gün için kişi başına 70 dolar vergi ödüyorsunuz.
Burnunun dibine giriyoruz
Otelden safariye çıktığınız zamanlar içinse ayrıca ücret ödeniyor. O yüzden bu yol üstü safarisi de biraz işin bonusu. Zürafalar, filler, zebra, gergedan, hipopotam derken görmediğimiz bir tek aslan kalıyor. Onu da ertesi gün rehberimizin profesyonel iz sürme içgüdüsüyle bir yerlerde yakalıyor, neredeyse burnunun dibine kadar giriyoruz.
Arabanın içindeyken bunları yapmak elbette kolay. Ama yürüyüş safarisine çıkacağımız zaman hayvanlara bu kadar yaklaşamayacağımızın farkındayız. Yürüyüş safarisine rehberimiz ve silahlı iki korumayla birlikte çıkıyoruz.
Haberin DevamıSıkı sıkı tembih ediyorlar yüksek sesle konuşmamamız, ani hareket yapmamamız ve kesinlikle herhangi bir ürkme anında koşarak kaçmamamız için. Çünkü vahşi hayvanlar için artık arabadaki yabancı varlıklar değil, onların ortamında onlara tehdit oluşturabilecek canlılarız. Dolayısıyla tepkileri de farklı olabiliyor.
İmpala sürüsü donup kalıyor
Mesela arabayla diplerine kadar gittiğimizde istiflerini bozmadan ağaçtan bir şeyler koparan zürafalar 300 metre ötelerine geldiğimizde tozu dumana katıp uzaklaşıyorlardı. Ya o tatlı impalalar Koskocaman impala sürüsünün tamamı donup dakikalarca gözümüzün içine bakakalıyordu.
Bu yürüyüş sırasında doğanın sıklıkla gözden kaçırılan daha küçük ayrıntılarına hayranlıkla bakmak için bolca zamanınız oluyor. Bambaşka kuş çeşitleri, zarif bir çiçek, daha önce görmediğiniz türden bir tırtıl... Bu yürüyüşlerde irili ufaklı tüm bu canlıların ait olduğu hassas ekosistemin iç işleyişini daha iyi anlıyorsunuz.
Haberin DevamıHayvan dışkılarının tipinden ve tazeliğinden hangi hayvanın bizden kaç dakika önce oradan geçtiğini tahmin eden Masai rehberimiz hayvan kemiklerini ve etrafla alakalı bilmediğimiz pek çok bilgiyi anlattıktan sonra sıra geliyor 'bush dinner'a, yani savananın ortasında yiyeceğimiz akşam yemeğine.
Otel ekibinin yaktığı ateşin yanına yerleştirilmiş minik bir masaya oturup yemeklerimizi beklerken bir taraftan da gözümüzü her bir köşeye yerleşmiş korumalardan alamıyoruz. Elbette hepsi çok profesyonel ve dikkatli ama yine de o yemeği yayılıp rahatça yemek imkânsız. Şimdiye kadar hiç yaşanmamış olsa da ağaçtan fırlayacak bir leopar kâbusunu beyninizden atamıyorsunuz.