O bir lakerda ustası
Aylin Örnek, Türkiye'nin bildiğim tek kadın lakerda ustası. Ufak bir imalathane kurup Aylak Lakerda markası altında yapmaya başlıyor lakerdalarını. Şimdilerdeyse Aylin'den lakerda almak isteyenler birkaç hafta beklemeye razı olmalı. Zira kemik bir kitlesi var.
Bir yandan irice bir toriğin iliklerini temizliyor ince bir şişle, bir yandan da "Üzerine zeytinyağı gezdirmeyi kişisel tercih olarak görüyorum ama soğan olmazsa olmazı. Kırmızı soğan... Asaf Muammer ('İstanbul Balık Kültürü' kitabının yazarı) yazılarında lakerdanın üzerindeki o renk geçişleriyle mor soğan diliminin üzerindekilerinin bile başlı başına bir uyum olduğunu söyler" diyor Aylin Örnek.
PRESTİJLİ MEZE
O bir lakerda ustası. Ve benim bildiğim tek kadın lakerda ustası. Bilen bilir, yapımı biraz meşakkatlidir; incelik ister, sabır ister. Geleneksel bir İstanbul balık sofrasının -hele de rakılı bir balık sofrasının- olmazsa olmazıdır lakerda. Tarihinin Antik Yunan ve Roma dönemine dayandığını biliyoruz. Balığı uzun süre saklama yöntemlerinden biri olarak doğmuş. Osmanlı'da Galata ve Balat bölgelerindeki denizcilik ve ticaretle uğraşan Rum ve Ermeni ailelerin sofralarının vazgeçilmezi olduğu biliniyor. Atatürk'ün de sofrasında sıklıkla yer vermesi sebebiyle Cumhuriyet döneminin de en prestijli mezelerinden biri olarak kabul görmüş.
Haberin DevamıYapımında bir ustadan el almak önemlidir. Aylin de öyle yapmış, Merdol Usta (Karaman) onun bu işte yol göstericisi olmuş. Aylin ilk olarak kurumsal hayatı bırakıp mahallesi Kuzguncuk'ta bir kafe açmış. Arkadaşlarıyla kafede oturup laflarken konu hep dönüp dolaşıp lakerdaya gelir, "Ah nerede o eski lakerdalar" derlermiş. Sonra bir gün yakın arkadaşı ve balık üzerine yazılar da yazan Tan Morgül'le bir cesaret "Deneyelim bakalım, ortaya ne çıkacak" demişler. Bu cesaretin arkasında Aylin'in Sinoplu oluşu da var elbet.
Fotoğraflar: Levent KULU
Aylin, Sinop'un Ayancık ilçesinden. Büyüklerinden gördüğü balık tuzlama tekniklerini zihninde canlandırmış, Tan'la birlikte geçmişler mutfağa. "Bir şeyler yaptık ama pek de bayıldığımız bir sonuç çıkmadı ortaya" diyor. İşte onun üzerine Merdol Karaman'a ulaşıyor ve bir sene kadar, usta vefat edene dek onun yanında çalışıyor. Sonrasındaysa ufak bir imalathane kurup Aylak Lakerda markası altında yapmaya başlıyor lakerdalarını.
Haberin DevamıGaco, çingenepalamudu, palamut, kestanepalamudu, zindandelen, torik, sivri, altıparmak, piçuta. Bunlar balığın boyuna ve kilosuna göre yapılan sınıflandırma. "Palamuttan sonra yani zindandelenden itibaren lakerda yapılabilir" bilgisini veriyor Aylin.
Zindandelen 2,5 kiloluk olanlar ama o 4-6,5 kilo arasıyla iyi çalıştığını söylüyor. Ha, bir de sadece Karadeniz ve Boğaz balığı kullanıyor. "Sinop'la Kız Kulesi arasında yakalanmış balık en makbulüdür" diye de üstüne basarak söylüyor. Çünkü denizin tuz oranı ve suyun derecesi balığın lezzetini etkileyen iki önemli faktör. Boğaz'dan Marmara'ya ve aşağılara indikçe balığın yağlılığı ve lezzeti biraz azalıyor.
Haberin DevamıGelelim lakerdanın yapımına. İlk iş iyi torik bulmak. Aylin seçtiği torikleri irice parçalara kesip önce kanlarından arındırıyor, sonra da ince bir şişle iliklerini temizliyor. Bir gün boyunca tuzlu suda buzdolabında beklettikten sonra çıkarıp kalın tuzla her yerini kaplıyor. 7-12 gün arasında tuzda kalan torikler ardından tuzundan tamamen arındırılıp salamura suyunda bekletiliyor. Tüketileceği zaman salamuradan çıkarılıp ince ve uzun uçlu bir bıçakla dilimleniyor. Ha, unutmadan, iyisinin eti sıkı, rengi pembemsi olmalı. Bir de öyle ağır kokmamalı.