Geçen haftaki kısa Bodrum turumda Maçakızı'ndaki Ayla'da çok özel bir geceye katıldım, üç şefin yemeklerini tattım. İkinci durağım bu yaz Bodrum'a gelen Hodan'dı. Mutfakta şef Çiğdem Seferoğlu, Anadolu mutfağını başka bir boyuta taşıyor. Son durağımsa Paris, Saint-Tropez ve Dubai'de şubeleri olan dünyaca ünlü Gigi'ydi.
Geçen haftaki kısa Bodrum turum Maçakızı'ndaki Ayla'nın ikonik terasında başladı. Bu kez mekân yalnızca denize kuşbakışı konumuyla değil, mutfağındaki konuklarıyla da özel bir sahneye dönüşmüştü. Ayla'nın baş şefi Aret Sahakyan, mutfağını iki önemli isme açtı:
3 Michelin yıldızlı Alman şef Thomas Bühner ve pastacılık sanatının modern ustalarından Antonio Bachour. Bu buluşma, Gault&Millau Türkiye'nin resmi temsilcisi Sözen Organizasyon tarafından hayata geçirilen gezici 'Signature Dining Experience' serisinin dördüncü durağıydı. Ayla yalnızca sınırlı kapasitesi, disiplinli servisi ve denizle kurduğu etkileyici yakınlığıyla değil, aynı zamanda şu anda Bodrum'da Michelin tarafından onurlandırılmış iki restorandan biri oluşuyla (diğeri Kitchen by Osman Sezener) şehrin gastronomik iddiasını yazlık hedonizmin ötesine taşıyan ender adreslerden.
Haberin DevamıÜç şef, üç ayrı dünya
Seri, bugüne dek Teruar Urla, Karma Bodrum ve OD Urla gibi farklı adreslerde, yerel teruarı uluslararası şeflerle buluşturmuştu. Maçakızı'ndaki buluşma da bu çizgiyi sürdürdü. Ancak burada yaşanan, yalnızca pop-up bir yıldız geçidi değil, Bodrum teruarının dünya mutfak dilleriyle konuşabileceğini kanıtlayan güçlü bir provaydı.Vanilyalı tereyağı sosunda ıstakozTaze Bodrum domatesi ve çiğ deniz levreğiDeniz mahsullü spagetti
Menü boyunca üç şefin ayrı dünyaları, tek bir yazıda birleşti: Bühner'nın disiplinli ve rafine dokunuşları, Bachour'un estetik zekâsı ve Sahakyan'ın ürün merkezli Ege anlatısı aynı masa etrafında bir 'Ege paragrafı' yazdı. Bachour'un açılıştaki minik atıştırmalıkları, adeta gelecek olanların bir önsözü gibiydi. Bühner'nın balkabaklı-körili dondurma ve patates köpüğü, vanilyalı tereyağında poşe edilmiş ıstakozu teknik inceliğiyle dikkat çekerken; Sahakyan'ın baharat, denizkestanesi ve kahveyi buluşturan pirinç tabağıyla kuru dinlendirilmiş levreği gecenin hafızalara kazınan imzaları oldu. Eğer Gault&Millau'nun bu gezici formatı, uluslararası şeflerle yerel üreticiler arasındaki diyaloğu kalıcı bir modele dönüştürürse bu etkinlik yalnızca bir yaz gecesi hatırası olarak değil, bölgesel mutfak hafızasında kayda geçmiş bir kilometre taşı olarak da anılabilir.
Bodrum yazı, her yıl gastronominin de büyük göçüne sahne oluyor. Uluslararası markalar, İstanbul'un popüler restoranları ve yeni nesil şeflerin mekânları sahile iniyor. İşte benim Bodrum'daki ikinci adresim bu yaz ilk kez burada hizmet veren Hodan'dı. Otel Avantgarde Refined Yalıkavak içinde açılan Hodan, şef Çiğdem Seferoğlu yönetimindeki mutfağında Anadolu mutfağını sadece nostaljik reçeteler üzerinden değil, çağdaş gastronomi tekniğiyle ve araştırmacı bir bakışla yorumlamasıyla biliniyor. Hodan'ın adını kısa sürede öne çıkaran şey, bir yandan Anadolu'nun kadim mutfak belleğine sadık kalırken diğer yandan günümüz damak zevkine hitap eden yenilikçi bir anlatı dili geliştirmesiydi.
Haberin DevamıHodan Anadolu mutfağına dayalı bir kimlikle, Bodrum'un uluslararası kitlesine yerli ve özgün bir deneyim sunuyor. Bu, gastronomi sahnesinde iki açıdan önemli: Çeşitlilik yaratıyor ve anlatılarına kültürel kimlik katıyor. Karakovan ballı brie peyniri, kızarmış ekşi mayalı ekmek üzerindeki yerli domates, Kastamonu pastırması ve Kale biberiyle sunulan sotelenmiş Hodan otuyla pazı, iç bakla, bezelye ve taze yeşilliklerle tabaklanan çıtır enginar, taş fırından lezzetler ve ana yemek olarak yanında otlu katmerle verilen kuzu şiş, ızgara uykuluk ve zeytinyağlı rezene eşliğindeki fırınlanmış minekop, deneyip beğendiklerimden.