Tıp eğitimi ve kültür

CENGİZ KUDAY - İnsanların pek çoğu farklı ilgi alanları ile problemlerinin de kendilerine özel olduğunu düşünürler. Birçok meslek grubunda olduğu gibi biz hekimlerin de pek çoğunda bu düşünce hakimdir. Meslek yaşamlarımızda karşılaştığımız problemler yaşamakta olduğumuz toplumlardaki kaosların yansımalarıdır.Ülkemiz bugünlerde bir kültür kavşağında bulunmaktadır. Bir yanda yaşamları, alışkanlıkları, kullandıkları teknolojileri ile övülen fakat kendi kültürel fakirliklerinin hiç farkında olmayan büyük bir grup öte yanda ise kültüre, sanata, hümanist düşüncelere saygı duyan ve toplumda oranı giderek düşen küçük bir grup varlığını sürdürmektedir.Doğu bloğundaki çözülmenin ardından uluslararası platformda bilgi alışverişi ve teknoloji transferi müthiş bir hız kazanmış, bilimsel gelişmelerin insanlığın faydası doğrultusunda dünyanın dört bir tarafına yayılması sağlanmıştır. İnsanlığa büyük katkıları olan bu bilimsel paylaşımlar bir diğer taraftan da hümanist görüşler arasındaki farklılıkları ortaya çıkarmıştır.Tüm bu gelişmeler mesleğimizin geleceği için biz tıp insanlarını da uyarmalıdır. Bilim, düşünce ve sanatı birbirinden ayırmak çok tehlikeli bir seçimdir. Bu son tümceyi örneklerle biraz açıklamak isterim:1989'da ABD'de yapılan bir çalışmaya göre üniversite öğrencilerinin 40'ı Amerikan iç savaşının varlığından bile haberi yok. Yüzdte 25'i Shakespeare, Milton, Dante, Tolstoy gibi yazarlar ve eserlerinden habersiz. Fakat diğer taraftan bu öğrenciler o günün ilgili popüler şarkıcılarını, aktörlerinin kiminle nerde göründüğüne kadar bütün detaylarını son derece iyi biliyorlar. ABD'deki çalışmanın bir benzeri bizde de var mıdır bilmiyorum ama kendi gözlemlerim doğrultusunda bu durumun bizim eğitim kurumlarımızda da pek farklı olmadığımı söyleyebilirim.Mesela;- Tıp öğrencilerimizden kaç tanesi rozetlerindeki yılan ambleminin anlamını bilir- Hipokrat'ın İstanköy'deki okulunu ve sonra Anadolu'da, Bergama'da M.Ö. 2. yy' da açılan tıp okulunu bilir- Kaç tane hekimimiz dünyada ilk başarılı damar anastomozunu gerçekleştiren ve bunu Petersburg'da uluslararası bir kongrede yayınlayan, modern cerrahiyi bu asrın başlangıcında kurarak ameliyatları hamam göbek taşlarından modern ameliyathanelere taşıyan Cemil Topuzlu'yu tanırvar taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6835078;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6835078;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlardusunenlerin-dusuncesitip-egitimi-ve-kultur-6835078' });- Kaç hekimiz veya hekim adayımız 1860'da Paris'te bir kongrede başarılı bir beyin ameliyatını bir bildiri ile tebliğ eden doktorun varlığını ve büyük Türk düşünürü Ziya Gökalp'in beynindeki apseyi hem de antibiyotiklerin olmadığı devirde başarılı ameliyat eden Mim Kemal Öke'yi bilir Bu ve benzer örnekler çoğaltılabilir.Her ne kadar bu genel kültür cehaletinin ve eğitim sistemimizdeki eksiklerinin tıp eğitimini fazlaca etkilemeyeceğine inanılıyor olsa da benim bu düşünceye katılmam mümkün değildir. Eğitim kurumlarından kültür ve düşünce eksikleri ile mezun olan doktor adayları arasında derinliği olmayan ''ben merkezci" düşünceye programlanmış ve tıbbi etiği benimseyememiş binlerce kişinin mezun olması bizleri artık şaşırtmamalıdır.Ülkemizi idare edenlerin yanlış değerlendirmeleri ve geleceği hiç hesaplanmadan uygulamaya koydukları "geçici çözümleri" sonucunda bugün tıp mesleği itibarını kaybetmekle yüz yüzedir ve artık gençleri eskisi gibi cezbetmemektedir. Tıp fakültelerine başvuruların sayısında ve kalitesindeki geçmiş yıllara oranla gözlenen büyük düşüş de bunun bir göstergesidir.Çözüm:Hekimlik mesleğinin kalite ve cazibesini bilim ve sanat arasındaki uçurumu ortadan kaldırarak; yani insanın en yaratıcı iki uğraşının birbirinden ayrılmasını önleyerek artırabiliriz. Bu yaklaşımın en kapsamlı eğitim programlarından en küçük ölçekli özel toplantılara kadar uygulanması gerektiği kanısındayım.Günümüz teknolojisi ile tanı ve tedaviler tamamen dijital metotlarla çok kısa zamanda uygulanabiliyor. Fakat şu husus kesinlikle unutulmamalıdır; olayların felsefi değerlendirmelerini hâlâ insanlar yapmaktadır. Kişinin ilgi alanını daraltmak o kişinin belirli bir konuda bilgi derinliğini sağlamanın bir yolu olabilir. Fakat karmaşık problemlerin çözümü ancak ve ancak genişleyen bakış