Sevgili babam ve tüm hava şehitleri için

Cengiz Kuday - Her 15 Mayıs'ta benim çok hoşuma giden giysileri ile evimizin önünden geçen bando ve askerler ile ara durarak bizi de aralarına alırlardı. Etraftaki arkadaşlarım gıpta ile bakardı, belki de bana öyle gelirdi. Annemin ve ninemin pek anlayamazdım.Uzun yıllar önceydi, belki yarım asır, ilkokul öğrencisiydim. Yüzünü hep asık gördüğümüzden olsa gerek, okul müdürümüzden çok korkardık. Bir sabah o çok korktuğum asık suratlı müdür bulunduğumuz dershaneye geldi, hiç alışık olmadığımız biçimde sevecen görünüyordu ancak bu yumuşak ifadenin aynı zamanda üzüntülü de olduğu fark edilebiliyordu. Ayağa kalkan sınıf öğretmenimizin kulağına usulca bir şeyler söyledi. Öğretmenimizin yüzü birdenbire değişmişti, üzerimizde gezdirdiği gözlerinin yaşla dolduğunu görebiliyorduk. Sonra bize doğru yönelerek benim iki sıra arkamda oturan arkadaşımızın yanına gitti, saçlarını okşayarak elini tuttu ve beraberce sınıftan dışarı çıktılar. Şaşkındık, bütün bu olanlardan hiçbir şey anlamamıştık.Üniformalar maviydiİlerleyen saatlerde teneffüs aralarında kulağımıza çalınan konuşmalardan babasının havacı olduğunu öğrendik, galiba uçağının düştüğünü söylüyorlardı. Demek ki babası şehit olmuştu. Artık anlayabiliyordum müdürün ve öğretmenin gösterdiği bu fevkalade şefkati. Daha önce bir benzerini gördüğüm olayları yeniden yaşıyor gibiyim.Bölük pörçüktü anılarım, sisli ve siyah-beyaz Yalnız üniformalar maviydi Bir sabah evimizi ansızın dolduran mavi kalabalığı anımsamıştım. Ve annemin uzun sessizliklerini bölen haykırışlarını, beni birilerinin kucağına alıp evin bahçesine çıkardıklarını. Ne olduğunu anlayamıyordum. Ne olduğunu anlayamıyordum. Herhalde birkaç ay önce doğmuş olan kız kardeşlerimle ilgili bir şey olmalıydı. Bu kalabalık ve ilgi hoşuma gitmiyor da değildi. Kardeşlerimin bulunduğu salıncakta bağrışmalarını, evdeki alışılmamış kalabalık ve hareketi hayal meyal hatırlıyordum.Daha sonraki yıllarda evimiz yine Kütahya'daydı, 4-5 yaşlarında olmalıyım. Her mayısın ortasında teyzemin İstanbul'dan özel kaplar içinde getirdiği çiçeklerin saplarını dayım tek tek ayırır ince süpürge saplarına sarardı. Gece çiçekler solmasın diye suyun içine atılan tabletin aspirin olduğunu öğrenecektim çok sonra. Sabahın erken saatlerinde dayım bu çiçekleri büyük bir özenle çelenk yapardı. Çelengin ortasına yüzünü pek hatırlayamadığım babamın fotoğrafı yerleştirilir üzerine yaldızlı bir yazı ile ismi yazılırdı. O zaman sanıyorum Kütahya'da çiçekçi pek yoktu.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6754865;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6754865; taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlardusunenlerin-dusuncesisevgili-babam-ve-tum-hava-sehitleri-icin-6754865' });Her 15 Mayıs'ta benim çok hoşuma giden giysileri ile evimizin önünden geçen bando ve askerler bir ara durarak bizi de aralarına alırlardı. Etraftaki arkadaşlarım gıpta ile bakardı, belki de bana öyle gelirdi. Annemin ve ninemin kesik kesik hıçkırıklarının nedenini pek anlayamazdım. Kortejle birlikte çelengimizin arkasında küçük kardeşimin elinden tutturulup kulaklarımdan yaşadıkça gitmeyecek Cenaze Marşı'nın nağmeleri arasında şehitliğe yürüyüşümüz ve biz iki kardeşin babamızın şimdilik yattığını ama bir müddet sonra döneceğini söyledikleri mezarı başına çelengi özenle bırakışımızı hatırlıyordum.Bir bulutla gelecektiİstanbul'da yaşadığını bildiğimiz fakat hiç görmediğimiz amcamızın