ALZHEİMER hastalığıyla mücadelede yaşanan onlarca yıllık hayal kırıklığından sonra, nihayet umut verici gelişmeler yaşanıyor.
Tıp dünyası hem tedavi hem de tanı konusunda devrim niteliğinde adımlar atıyor. Bu yazıda Alzheimer tedavisinde onaylanmış ilaçlardan yeni ilaç adaylarına, biyobelirteçlerden önleme stratejilerine uzanan güncel tabloyu mercek altına alacağız. Baştan söylemek gerekir ki hâlâ obezite, diyabet gibi kronik hastalıklardan korunmak Alzheimer önlenmesinde en etkili yöntemler.
GENETİK KADAR YAŞAM TARZI DA ÖNEMLİ
Alzheimer ve diğer demans türleri bugün dünyada 65 yaş üstü yaklaşık 49 milyon kişiyi etkiliyor. Bu sayı 1991'de 18.7 milyon iken, 2021'e gelindiğinde neredeyse iki buçuk kat artmış durumda. 1991'de her 100 bin kişide 6.5 olan ölüm oranı, 2021'de yüzde 115 artarak 14'e yükseldi. Yani son 30 yılda, ileri yaşlı nüfusun hızla artmasıyla da birlikte Alzheimer hastalığının küresel yükü de hızla büyüyor. Genetik faktörler önemli, özellikle APOE4 adlı gen varyantı hastalığı geliştirme riskini artırıyor. Ancak yalnızca genetik kader değil, yaşam tarzı ve çevresel etkenler hastalık riski üzerinde oldukça etkili.
Haberin DevamıAraştırmalar, Alzheimer hastalığı ile diyabet ve obezite gibi kronik hastalıklar arasında güçlü bağlantılar olduğunu gösteriyor. Bu durumlarda görülen insülin direnci, damar sağlığındaki bozulmalar ve kronik iltihaplanma (inflamasyon), beyin hücrelerinin hasar görmesine ve bunun sonucunda bilişsel işlevlerde azalmaya yol açabiliyor. Bu bulgular önemli bir gerçeği gözler önüne seriyor: Alzheimer yalnızca "beyin hastalığı" değil, metabolik ve kardiyovasküler sağlıkla derinden iç içe geçmiş sistemik bir bozukluk. Dolayısıyla kalp, damar ve metabolik sağlığımızı koruyan önlemler, aynı zamanda beynimizi Alzheimer'dan korumanın en etkili yollarından biri haline geliyor. Bu bütünsel bakış açısı, hastalığın önlenmesinde yaşam tarzı değişikliklerinin neden bu kadar kritik olduğunu da açıklıyor.
DÜNYA ALZHEİMER GÜNÜ
FDA ONAYLI İKİ ANTİKOR
Haberin DevamıAlzheimer tedavisinde tarihi bir dönemeçteyiz. İlk kez, hastalığın biyolojik temellerini hedefleyen, hastalık değiştirici ilaçlar klinik kullanıma girdi. Lecanemab ve donanemab, beyindeki amiloid plakları temizleyen FDA onaylı antikor ilaçlar olarak bu alandaki ilk örnekler.
Klinik çalışmalarda, bu ilaçların erken evredeki Alzheimer hastalarında bellek kaybını bir miktar yavaşlattığı ve günlük yaşam becerilerini biraz daha uzun süre koruduğu gösterildi. Ancak burada kritik nokta şu: Bu tedaviler hastalığı durdurmuyor ve kaybedilen bilişsel işlevleri geri getirmiyor. Sadece düşüş hızını azaltıyor. Örneğin, lecanemab ile tedavi edilen grupta bilişsel testlerdeki kötüleşme, 18 aylık süreçte yaklaşık 5 aylık bir gecikmeyle gerçekleşti. Yani fayda, rakamlarla ölçülebilir ama klinik anlamı tartışmalı bir düzeyde.
Haberin DevamıGeçtiğimiz ay içinde, Lecanemab'ın yeni bir uygulama şekli de onaylandı. Artık bu ilaç haftada bir cilt altına yapılan iğne formunda kullanılabilecek. Daha önce damar yolundan tedaviyi tamamlayan erken evre Alzheimer hastaları için devam tedavisi olarak sunuluyor. Bu sayede tedavinin daha kolay ve erişilebilir hale gelmesi bekleniyor.
KİMLER BU İLAÇLARI ALABİLİR
Her hasta bu tedaviye uygun değil. Öncelikle, sadece hafif bilişsel bozukluğu veya erken evre Alzheimer demansı olanlarda kullanılabiliyor. Teşhis, detaylı muayene, bilişsel testler, beyin MR'ı ve özel testlerle doğrulanıyor. Ayrıca PET görüntüleme ya da belden sıvı alınarak beyinde gerçekten amiloid plak olup olmadığı kanıtlanmak zorunda.