Danışmanlık sürecine girdiğimiz bir şirkette, yönetim kurulu üyesi bir beyefendi geçmişte yaşadıkları bir olayı aktarmıştı. Kurum, geçmişte bir yeniden yapılanma sürecine girmiş. Bir uzmanla çalışmışlar. O zamanki büyüklüklerine göre yeni bir organizasyon şeması ve görev tanımları oluşmuş. Kimi yöneticiler bundan rahatsız olmuşlar. Çünkü yeni yapı, hemen herkesten kimi davranış değişiklikleri beklemiş; yetki ve sorumluluklar değişmiş.
Yaklaşık 20 yıldır kurumda muhasebe müdürü olarak çalışan bey, bu rahatsızlıklarını aktif olan yönetim kurulu üyeleri ya da aileden olan genel müdürle paylaşmak yerine; aktif çalışmayan, işlere karışmayan ve kurumda küçük bir hissesi olan yönetim kurulu üyelerinin ablası hanımefendiye aktarıyormuş. Abla da her seferinde bu duyduklarını, eşi ve çocuklarıyla paylaşıyormuş. Ablanın çocuklarından biri üretim işletmesinde üretim müdürü olarak çalıştığından, bu bilgiler hemen işletmeye geri dönüyor ve aile içinde ciddi rahatsızlıklara neden oluyormuş.
Bundan sonrasını konuyu aktaran yönetim kurulu üyesinden dinleyelim: "Hocam, yıllardır ablam bizimle. Hiçbir sorunumuz olmadı. Hiçbir işe karışmaz. İmza gerektiğinde hemen dosyayı eve göndeririz, gözü kapalı imzalar. Bize güveni sonsuzdur. Zaten eşinden ayrı olduğundan, çok zaman önce biz kendi isteğimizle hisse vermiştik. İki çocuğundan birini de biz işe aldık. Yetiştirdik ve üretimin sorumluluğunu verdik.
Son zamanlarda ablamda ilginç değişiklikler oldu. Tabi yeğen de etkilendi. Rutin evrakları imzalamada zorluklar çıkardı, hiç gelmediği şirkete sık sık gelmeye başladı. Neredeyse para hesabı sorar oldu, şaşırdık kaldık. Sonra öğrendik ki, bizim yılların muhasebe müdürü arkadaşımız onu sık sık arıyor ve garip garip bilgiler veriyormuş. Şirketin çok az ömrü kalmış. Biz yiyip içiyor ve kendimize çalışıyormuşuz. Muhasebe müdürü de neden yapıyor bunu, yerini kaybetmemek için. Çünkü yeniden yapılanma çalışması sonucu en yetersiz, geri kalmış ve değişime direnen bölüm muhasebe çıktı. Nitekim bilgisayar kullanmada zorlanan muhasebe müdürümüz öyle şeyler yaptı ki, ablam âdeta bize düşman oldu. Sonunda ablamın hisselerini satın almak zorunda kaldık. Ama tüm ailede huzursuzluklar aldı başını gitti. Yeğeni de işten çıkardık ve hâlen konuşmuyoruz..."
YÖNETİCİLERİ AİLE İŞLERİNE KARIŞTIRMAYIN
Şartlar ne olursa olsun, aile üyeleri birlik ve beraberliklerinden ödün vermemelidirler. Eğer profesyonel yöneticiler aile üyesi hissedarlarının arasına girmiş, taraf olmuş, kavgayı körükler konumda iseler; ailenin ve şirketin durumu iyi değil demektir. Elbette profesyonel yöneticiler ile istişare edilir, iş konuşulur, her konuda fikirleri alınır. Ancak özellikle aile ve aile-şirket ilişkilerine müdahil olmaları, müdahil olacak kadar etkin konuma gelmeleri; genel bir ilke olarak sağlıklı değildir. Evet, genel bir kural olarak yöneticileri aile ilişkilerine karıştırmak çeşitli sorunlara yol açabilir. Bununla birlikte yıllardır çalışan ve güveninizi kazanmış yöneticinize; kendiniz, aileniz, kardeşleriniz, çocuklarınız ile ilgili kimi konuları danışmak mümkündür. Ancak danışılacak bu kişinin çok iyi seçilmesi gerekir. Kimi zaman, bu özel iletişimlerin sonradan kullanılabildiğini görebiliyoruz. Dolayısıyla aile şirketi hissedarları, kendi profesyonelleri yanında kendi ailelerini tartışma konusu yapmamalıdırlar.