Motivasyon, insan ilişkilerine yön veren en önemli kavramlardan birisidir. Hangi türde olursa olsun, bütün işletmelerin, kurum ve kuruluşların ortak hedefi, insanların çabalarını, amacı gerçekleştirmeye doğru yoğunlaştırmaktır. İş ne olursa olsun, sonuçta istenen şey söz konusu işin yapılmasıdır. Bu işin yapılabilmesi ise insanın istekli olmasını, işi benimsemesini, yeterli çaba göstermesini gerektirir. İşte bu isteği sağlayan, bireyin motivasyon düzeyidir.
Motivasyon (güdüleme), Latince "motive"den gelmektedir. Dilimizde güdü, harekete geçiren güç olarak yerleşmiştir. Güdüleme, insanı harekete geçiren ve hareketlerinin yönlerini belirleyen, onların düşünceleri, umutları, inançları kısaca arzu, ihtiyaç ve korkularıdır.
Okulda öğrencinin daha çok çalışma isteği duyması, fabrikada işçinin işini benimseyerek, severek yapması, bir yöneticinin her sabah keyifle ve bulunduğu statüden memnun olarak işine başlaması, bir aktörün aldığı rolü benimsemesi ve tüm hücreleriyle o role bürünmesi, bir orta kademe yöneticinin toplantıya her yönüyle hazırlıklı şekilde katılması, bir annenin hazırladığı yemeğe sevgisini de katması ve benzeri durumların tamamı kişinin motivasyonu ile yakından ilgilidir.
Dikkat edileceği gibi, sayılan davranışların tamamının özünde bireyin yaptığı işe yönelik arzu ve istek duyması yer almaktadır. Yöneticinin temel görevi, çalışanlardaki bu isteği sürekli ve sistemli
olarak uyanık tutmaktır. Bunun gerçekleştirilebilmesi için çeşitli koşullara ihtiyaç vardır. Bu koşulların bir kısmı çalışanın kendisiyle ve bireysel kişilik özellikleriyle ilgilidir. Bir kısmı ise çalışana sunulan çevresel olanaklarla ilgilidir.
Bireyi herhangi bir konuda işe ve çalışmaya yöneltmek sanıldığı kadar kolay değildir. Kurumda yapılan bütün çalışmalar, başarılar, başarısızlıklar, iletişim sorunları, çatışmalar, arzulanan hedeflere ulaşamama, iş gücü devrinin yüksek oluşu gibi istenmeyen durumların oluşmasında kuşkusuz birçok faktör rol oynar. Bu faktörler içinde ilgili kişinin çalışması ve işe yeterince güdülenmesinin etkisi kadar kurumun sağladığı olanakların da büyük tesiri söz konusudur.

14