Toplumsal yaşamda bireylerin kendilerini geliştirme ihtiyacı, günlük yaşamı etkileyen önemli bir süreç halini almaktadır. Acaba bir ev hanımı, bir işçi, bir yönetici olarak bireyler kendilerini geliştirme ihtiyaçlarını ne derecede karşılayabilmektedirler
Büyük bir hızla gerçekleşen gelişmeleri insanlar günlük yaşamlarına ne kadar yansıtabilmekte, yeni bilgilere ulaşmak için ne derece çaba harcamaktadırlar. Bütün bu sorular, hızlı bir değişim sürecindeki dünyamızın yol açtığı yeni bir bireysel ihtiyacı işaret etmektedir. Gerçekten de günümüzde, belki de yüzyıllara bölünmesi gereken gelişmeler birkaç yıl hatta ay gibi küçük zaman dilimlerinde gerçekleşmektedir.
Teknolojik gelişmeler sosyal açıdan insan yaşamını hem kolaylaştırmış hem de giderek daha karmaşık hale getirmiştir. Yeni araştırma alanları, değişen çalışma şekilleri ve koşulları, giderek karmaşıklaşan şehir hayatı, kısa süre sonra yetersiz kalan mesleki bilgiler, bireylerin uyum göstermeleri gereken gelişmelerden sadece birkaç tanesidir.
Hızlı bilgi birikimi ve hızlı değişim; yaşamın her geçen gün çözümlenmesi gereken bir bulmaca halini almasına yol açarken insanın uyum gücünün sınırlarının zorlanmasına ve yeni bireysel ihtiyaçların doğmasına neden olmaktadır. Hızla artan yeni bilgilere ulaşma, bu bilgilerin sosyal yaşantıda meydana getirdiği değişime uyum sağlamanın, günümüzde gerek birey gerekse toplum düzeyinde kendini geliştirme ihtiyacını doğurduğu söylenebilir.
Toplumdaki sosyal konumu, mesleği ve aldığı eğitim ne olursa olsun bireyler kendilerine en gerekli olandan başlamak üzere yeni bilgileri edinme ihtiyacı içindedirler. Kendisi dışındaki dünyada olup bitenlerin farkında olmak, bunları izlemek, öğrenmek, yeni teknolojilerle kendisi arasında ilişkiler kurmak kısaca çevresinde olup bitenlere hâkim olma isteği ve çevreye uyum gösterme gereksinimi, bireyin kendini geliştirme ihtiyacını da beraberinde getirmektedir. Kişinin, çevrede olup biten sosyal; kültürel, siyasal gelişmeleri ilgilendiği oranda izlemesi, toplumun üyesi bir vatandaş olmanın duyarlılığını hissetmesi gereklidir.
Çevreye uyum göstermek, her türlü yeniliği aynen alıp uygulamak, esen rüzgâra göre hareket etmek değil, işe yarar, toplumun gerçek kalkınmasını sağlayacak yenilikleri, yeni bilgileri almaktır. Gelişmenin gücü olan özünü almak, kişiliğimize ve toplumsal yapımıza uygun biçimde yararlanmak mühimdir.
Daha da önemlisi kişinin bir insan olarak kendisine, ailesine toplumuna ve tüm insanlığa karşı görev ve sorumluluklarını gerektiği gibi yerine getirmesi, en azından kendisine gerekli yeni bilgi ve becerileri edinmesini gerektirmektedir. Zira hızlı bilgi artışının yaşandığı günümüzde bu gereklilik bir zorunluluk halini almıştır.
Günümüzün yaşam koşulları, hangi konumda olursa olsun bireylerin günlük yaşamlarında ne düzeyde gelişmeye açık olduklarını ve bu konuda ne kadar çaba harcadıklarını gözden geçirmeyi zorunlu hale getirmiştir.
Bir işletme yöneticisinin, yönetim ve davranış bilimlerindeki gelişmeler ışığında yönetim tarzını gözden geçirmesi; bir fabrika işçisinin iş yerinde gerçekleştirilen ya da gerçekleştirilecek teknolojik değişikliklere kendisini hazırlaması; anne-babanın eğitimdeki gelişmelere göre çocuk yetiştirme tutumlarını gözden geçirmesi zorunludur.