Toplumsal değişim siyasetin yönünü belirler

Öncelikle seçimler ülkemize hayırlı olsun. Seçilecek belediye başkanlarımıza şimdiden başarılar diliyorum. Başkanlarımızın çok çalışıp şehirlerimizi çok daha yaşanabilir ve çok daha müreffeh bir noktaya taşımalarına ihtiyacımız var. Bunu hep birlikte başaracağız. Belediye başkanlarımızın bir görevi de milli birlik ve beraberlik çizgisinde toplumsal değişimi sağlamak, sosyal kalkınmamıza destek olmaktır. Bir toplumdaki sosyal değişimler aynı zamanda öğretici niteliktedir. Yaşanan iyi veya kötü olaylar toplum hafızasında yer eder ve daha sonraki süreçlere kültür üzerinden aktarılır. Türk toplumunun değişimine baktığımızda her zaman pozitif yönlü olduğunu görürüz. En yakın Irak ve Suriye örneklerinde olduğu gibi dünyada yaşadığı travmalar nedeniyle dağılan, daha çok gelişmek yerine ayrışıp yok olan pek çok toplum vardır. Biz farklıyız. Yakın siyasal tarihimize baktığımızda rahmetli Adnan Menderes'in asılmasından tutun da darbelere kadar uzanan çok kötü olaylarla karşı karşıya kaldık. Yetmedi yıllarca terör belasıyla kanlı boğuşmalar yaşadık. Daha da yetmedi 15 Temmuz ihanet hareketine maruz kaldık. Ama bunlardan hep bir şeyler öğrendik ve kendimizi daha güçlü koruyacak sistemler kurduk. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtik. Anayasamızda değişiklikler yaptık. Devlet yapımızda siyasal otoritenin egemenliğini sağlayacak ve güç dengelerini muhafaza edecek teşkilatlanmalar oluşturduk. Savunma sanayimizi zirveye çıkardık. Milli politikalarımızı güçlendirdik ve jeopolitik hinterlandımızı genişlettik. Gelişme ve kalkınma için her yönden büyük hamlelere ve yatırımlara giriştik. Nükleer santraller inşa ettik, uzaya gittik, uydu filosu kurduk. Dünyanın en güçlü sismik araştırma ve sondaj filolarından birine sahip olduk. Cumhuriyet tarihinin en yüksek milli güç kapasitesine ulaştık. Artık bunlardan geri dönüş yok. O yüzden belediye başkanlarımız yüce milletimizin sahip olduğu milli çizgideki bu güçlü toplumsal değişimin ve gelişimi daha da ileriye götürmek sorumluluğuyla hareket etmek durumundalar. Yıllardır demokrasi, insan hakları, özgürlükler gibi evrensel insani kavramları maske yapıp ülkemizi bölmek ve parçalamak isteyen ayrılıkçı yapılara geçit vermemek gibi de milli bir sorumluluğa sahiptirler. Ülke dışından siyasal, ekonomik ve teknik destek alıp içeride başkan olma devri bitti. Olsa bile artık çok uzun ömürlü olmayacaktır. Herkes toplumsal değişimin yönünü ve yüce milletimizin beklentilerini çok iyi anlamalıdır. Ayrılıkçı sinsi aparatlarla iş tutmanın sandıkta mutlaka siyasal bir karşılığı olacaktır. Toplumun bu karşılığını bugün ya da yarın er ya da geç hep birlikte mutlaka göreceğiz. Ancak başta da söylediğim gibi sessiz çoğunluk bunu unutmaz. Sosyolojide toplumların bilgeliği diye bir kavram vardır ve bu bilgelik mutlaka siyasete yön verir. Bunun dışındaki seçenekler siyasal sistemde yaşama şansı bulamazlar. Bu nedenledir ki siyasal sistemdeki her aktör kendi siyasi politikalarını yürütürken aynı zamanda milli çizgide olmak zorundadır. Türkiye'de toplumsal değişimin yönü ve ana istikameti budur. Yüce milletimizin beklentisi de budur.