Unutmak yok olmaktır

Bu sloganı pek çok defa duymuşsunuzdur. Bir kere de benden duyun. Çünkü çabuk unutan bir milletiz. 15 Temmuz akşamı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin FETÖ'cü hainler tarafından bombalandığını ne çabuk unuttuk. O gece Gölbaşı'nda şehit edilen Özel Harekat polislerimiz en son ne zaman aklımıza geldi. Üzerlerine açılan ateşle şehit olan 251 kahraman vatan evladını sonra kaç defa andık, kaçının ismini aklımızda tutabildik. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün FETÖ'cüler tarafından kesilmesinin ya da Ankara Yenimahalle'deki MİT binasına yapılan saldırının aklımızdaki izleri ne çabuk kayboldu. FETÖ'cülerin tanklarını durduran kahramanlarımız hafızalarımızdaki unutkanlığı maalesef durduramadı. Kumpaslarla ve iftiralarla cezaevlerine attıkları, binlerce askeri ve vatansever insanı, söndürdükleri ocakları ne çabuk başka gündem konularıyla değiştirdik. İşte o yüzden FETÖ yeniden toparlanma yolunda ilerlemeye başladı ve bunun etkilerini yaşıyoruz maalesef. Şimdi diyeceksiniz hocam FETÖ mü kaldı, FETÖ'cüler ne yapabilir ki Hatırlatayım hemen! 22 ve 23 Aralık 2023 ile 12 Ocak 2024 tarihinde Irak'ın kuzeyinde askerlerimize karşı yapılan saldırıların, o tarihten bu yana İtalyan kilisesine DEAŞ'ın yaptığı saldırı, DHKPC militanlarınca Çağlayan Adliyesi'ne yapılan terör saldırısı, Fatih Camii imamının yaralanması, İzmir'deki taksici cinayeti, Küçükçekmece'deki AK Parti belediye başkan adayı Aziz Yeniay'ın bulunduğu binanın taranması eylemlerinin içeride FETÖ desteği olmadan yapılabileceğini düşünmek büyük saflık olur. Bunun da ötesinde son derece ciddi sayılabilecek önemli başka işaretler de var. Normal şartlarda Türkiye'den kaçması gereken FETÖ'cü teröristlerin son birkaç yıldır tersine bir şekilde yurtdışından Türkiye'ye girmeye çalıştıklarına şahit oluyoruz. Bu durum aslında bizim ulusal hukuk ve güvenlik sistemimizde ciddi boşluklar olduğunu ve bu aparatların Türkiye'de yeni birtakım şeylere hazırlandıklarını göstermektedir. Özellikle hukuk sistemimizdeki boşluklardan ve demokrasinin sağladığı avantajlardan FETÖ'cü hainlerin yararlanmaya çalıştıklarını görmekteyiz. Danıştay Beşinci Dairesi'nin FETÖ ile iltisaklı olduğu ayan beyan ortada olan yargı mensuplarını tekrar göreve iade etme kararı vermesi, hatta bunlara bir de tazminat ödenmesine hükmetmesi sınırları zorlayan gelişmelerden biridir. Bunun da öncesinde Diyarbakır'daki hendek eylemlerinde PKK'yı savunan bir kısım kişilerin mahkeme tarafından üniversitelerdeki görevlerine iade kararı verildiğini de hatırlatmak isterim. Aynı şekilde başta Adalet İçişleri olmak üzere bakanlıklardan FETÖ ile iltisaklı oldukları gerekçesiyle uzaklaştırılmış olanların görevlerine tekrar iade edildiklerine şahit olmaktayız. Özellikle Anayasa Mahkemesi'nin bloke konulmuş olmasına rağmen PKK aparatı partiye hazine yardımı yapılması kararı vermesi ve üniversitelerdeki personel alımında güvenlik soruşturması yapılması hükmünü iptal etmesi hiç de hafife alınabilecek eylemler değildir ve hukukla da açıklanamaz. Sözü daha fazla uzatmadan nelerin yapılması gerektiğini üç başlık altında özetleyeceğim. Birincisi FETÖ sadece bir terör örgütü değil ABD ve Avrupa'nın ortaklaşa geliştirdikleri yeni nesil istihbarat örgütüdür. Bu istihbarat örgütü dünyanın başka yerlerinde faaliyetleri olsa da asıl hedefi Türkiye'dir. Türkiye'nin kurumsal ve sosyal yapısındaki hassasiyetleri bularak içimize sızmaya ve her türlü yıkıcı ve bölücü eylemleri gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Bu nedenle birimlerin tek tek mücadelesi değil topyekûn sinerjik mücadeleyi sağlayacak şekilde Sayın Cumhurbaşkanı liderliğinde bir üst devlet aklıyla mücadelenin yürütülmesini sağlayacak yeni ve canlı mekanizmalar kurulmalıdır. Bu kadar geniş yelpazede içimize sızmaya çalışan dünyanın en kapsamlı terör ve istihbarat örgütüne karşı mücadele sürecinin bir üst devlet aklıyla yönetilmesi ihtiyacı hayati derecede önemlidir. İkincisi mevcut hukuk ve güvenlik sistemi FETÖ ile mücadelede yeterli olamamaktadır. Böylesine önemli ve sabır gerektiren bir mücadele sadece polise ve savcıya bırakılmamalıdır. Her gün form değiştiren, her gün yeni şekillerde kendini tekrar üretebilen FETÖ'yü çok iyi bilen uzmanlarla mücadelenin yürütülmesi zarureti vardır. Bunun için yeni teşkilatlanmalar ve yeni mücadele stratejileri gerekmektedir. Son olarak halk destekli güvenlik anlayışının bir gereği olarak toplumun durumsal farkındalığının sürekli yüksek tutulması gerekmektedir.