1 Ağustos 2025'te Milli İstihbarat Akademisi (MİA), Türkiye'nin mevcut sığınak altyapısının güncel riskler karşısında yetersiz olabileceğini belirten bir rapor yayınladı. Raporda, olası güvenlik risklerine karşı sığınak yapılması önerisinde bulunuldu. Bu öneri üzerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 7 Kasım 2025'te yürürlüğe giren yeni sığınak düzenlemesini hazırlayarak uygulamaya koydu. Bakanlığın bu tepkisi, devletin halkın güvenliğini sağlamaya verdiği önemi ve stratejik hazırlık anlayışını ortaya koyuyor. Bu kapsamlı çalışma için Milli İstihbarat Akademisi'ne ve Çevre Bakanlığı'na teşekkür etmek gerekir. Yeni sığınak düzenlemesi yakın bir savaş olasılığına işaret etmekten ziyade, değişen küresel güvenlik koşullarına karşı hazırlıklı olmayı hedefliyor.
METRO VE YERALTI AĞLARIYLA SIĞINAK
Uluslararası tecrübeler, modern şehirlerde sığınak sistemlerinin ağırlıklı olarak metro ve yeraltı ulaşım ağlarına entegre edildiğini gösteriyor. İsviçre'de nüfusun büyük kısmı yeraltı sığınaklarıyla korunuyor ve birçok metro istasyonu acil durum sığınağı olarak tasarlanmış durumda. İsrail, özellikle Tel Aviv ve Hayfa'da, metro ve yeraltı tünellerini hem askeri hem de sivil kullanım için geliştirmiş durumda. Japonya, deprem ve nükleer riskler için metro sistemlerini ve yeraltı geçitlerini sığınak ve tahliye noktaları olarak planlıyor. Çin'de Pekin ve Şanghay gibi büyük şehirlerde metro ağları, yoğun nüfuslu bölgelerde sığınak ve kriz yönetim merkezi işlevi görüyor. Bu örnekler, Türkiye'nin sadece yeni inşa edilen binalara sığınak yapmasını değil, mevcut altyapıyı ve ulaşım sistemlerini de sığınak ve tahliye planlarının bir parçası haline getirmesi gerektiğini gösteriyor.
"SAVAŞ ÇIKMAYACAK" REHAVETİ ARTIK LÜKS
Her kriz öncesi aynı refleksi görüyoruz: "Bize bir şey olmaz." Tarih bunun yanıltıcı olduğunu defalarca kanıtladı. Ukrayna savaşı başlamadan önce Avrupalı yorumcular ekseriyetle "Putin girmez" diyordu, Ortadoğu'da krizler patlamadan "denge sağlandı" yorumları yapılıyordu. Tayvan çevresinde tatbikatlar "sadece rutin" diye geçiştiriliyordu. Bugün bölgemizdeki gelişmeler, Türkiye'nin sivil savunma ve kriz hazırlığını gözden geçirmesini zorunlu kılıyor. Unutulmaması gereken bir diğer husus ise şudur: Savaş veya kriz esnasında halkın korunması, muharebe gücünün muhafaza edilmesini sağlar ve savaşın kazanılmasında kritik rol oynar. Halk güvende değilse, ordunun ve devletin stratejik kabiliyetleri sınırlanır; bu nedenle sivil savunma önlemleri sadece insani değil, askeri ve stratejik bir gerekliliktir.

6