Türkiye'nin ilk nükleer denizaltısı geliyor
Öncelikle başta ülkemiz olmak üzere bütün İslam aleminin mübarek Kurban Bayramı'nı içtenlikle kutluyorum. İlk olarak 26-27 Mayıs 2025 tarihlerinde İstanbul'da Deniz Müzesi'nde gerçekleştirilen 12.Deniz Sistemleri Semineri'nde açıklanan Nükleer Denizaltı Projesi büyük heyecan uyandırdı. Muhtemelen 2030 yılında hizmete girmesi ön görülen Türkiye'nin Nükleer Denizaltısı, bölge jeopolitiğinde önemli değişiklikler oluşturacak. Dünyada altı ülkenin sahip olduğu Nükleer Denizaltı sıralamasında Türkiye bu denizaltıya sahip yedinci ülke olacak.
NÜKLEER DENİZALTININ ÖZELLİKLERİ
Nükleer olmayan mevcut konvansiyonel denizaltılar dizel motorlara sahiptir. Önce dizel motorlar çalışır ve denizaltının bataryalarını doldurur. Sonra denizaltıdaki dizel motorlar kapatılır ve denizaltının motoru bataryalardaki enerjiyle hareket ettirilir. Yaklaşık 2500-3000 Kw'lık enerji üretebilen bu bataryalarla yaklaşık on gün seyir yapabilen klasik denizaltılar bataryalarını tekrar doldurmak için dizel motorlarını çalıştırmak zorundadır. Bu da denizaltının tespit edilmesi riskini ortaya çıkarır. Çünkü ses suda havadakinden üç kat daha hızlı hareket eder. Ayrıca yakıt ve lojistik ikmali de denizaltının kapasitesini sınırlar. Ancak nükleer denizaltının bu tür sınırlamaları yoktur. Yaklaşık 100-150 megawatlık enerji üretebilen nükleer denizaltılardaki nükleer reaktörler sayesinde denizaltı istediği kadar yol alabilir. Sessizdir, bu nedenle tespit edilebilmesi çok zordur. Klasik denizaltılardan daha büyük olan nükleer denizaltılarda 100-160 arasında personel bulunur. Denizaltı taarruzu yapabilen, balistik füze taşıyabilen ve seyir füzeleri fırlatabilen nükleer denizaltılar sahip olunan ülkelere askerî açıdan büyük avantajlar sağlarlar. En önemli avantajlarından biri de uzun süre ve daha derinlerde denizde kalabilmesidir. Klasik denizaltılar 250-300 metrelere dalabilirken nükleer denizaltılar 500-600 metrelere kadar dalabilir ve bu da onu daha güvenli hale getirir ve tespit edilmesini zorlaştırır.
NÜKLEER DENİZALTININ TÜRKİYE'YE SAĞLAYACAĞI AVANTAJLAR
Türkiye'nin nükleer denizaltıya sahip olması jeopolitik olarak çok önemli avantajlara sahip olmasını sağlayacaktır. Kendi deniz sahalarımızın yanında Pakistan-Somali ve Libya hattından geçen ikinci kuşaktaki hak ve çıkarlarımızın korunması için çok önemli bir üstünlük elde edeceğiz. Dahası nükleer denizaltıyla batı Afrika ve Uzakdoğu Asya gibi deniz aşırı alanlarda gerekirse operasyon kabiliyetine erişebileceğiz. Bu da aynı zamanda buralardaki başta enerji anlaşmaları olmak üzere ekonomik ve siyasi faaliyetlerimizin yürütülmesini de mümkün hale getirecektir. Aksi takdirde etki gücünüz yoksa size buralarda kimse ekmek yedirmez, bu kadar basit. Ayrıca 2028 yılında hava kuvvetlerimize teslim edilecek Kaan savaş uçağı, 2029 yılında hizmete girecek olan ikinci uçak gemisiyle birlikte düşünüldüğünde 2030 yılında envantere girmesi öngörülen nükleer denizaltının sinerjik bir kuvvet çarpanı etkisi üreterek Türkiye'yi küresel güç olma yolunda daha da ilerilere taşıyacağını söyleyebiliriz. Tabii ki nükleer denizaltı sayısı bir de kalmayacak devamı gelecektir.