İsrail'in bütün Ortadoğu'yu istikrarsızlaştırma faaliyetleri Suriye'de sert bir kayaya tosladı. Bu kayanın adı Türkiye. Suriye'nin kısa siyasi tarihine bakıldığında 1967 yılındaki Altı Gün savaşında Golan Tepeleri'ni işgal eden İsrail tam14 yıl sonra burayı ilhak ettiğini duyurdu. Halen uluslararası hukukta işgal altındaki bölge olarak geçen Golan Tepeleri'nden sonra sürekli olarak Suriye'ye saldırılarını sürdürerek Suriye'yi istikrarsızlaştırmaya devam etti. Kapalı kapılar ardında Esed Rejimi, İran ve Rusya'yla örtük bir anlaşma yapan İsrail, adım adım işgal planını uygulamaya koydu.
SURİYE DEVRİMİ İSRAİL İÇİN DE BİR DÖNÜM NOKTASI
Tarihler 26 Kasım 2024'ü gösterdiğinde Suriye yeni bir devrimin sabahın uyandı. 8 Aralık'a kadar devam eden Suriye halk devriminde Şara güçleri yönetimi ele geçirdi ve katil Esed, Rusya ve İran'la birlikte Suriye'yi terk etmek zorunda kaldı. Aslında bilinenin aksine Esed'le birlikte İran ve Rusya'nın Suriye'den ayrılmaları İsrail'in Suriye'de güç kaybına uğramasına da yol açtı. Çünkü hem örtük olarak İsrail her vurduğunda ses çıkarmayan ve Suriye halkını baskılayan güçler ortadan kalktılar hem de İsrail'e kafa tutup ucuz kahramanlıklar yaparak İsrail'in Suriye'ye saldırmasını teşvik eden ve saldırıları meşrulaştıran İran bölgeden uzaklaşmış oldu. Rusya'ya da ayrı bir parantez açmak lazım. 2017 yılı Kasım ayında Moskova'da görüştüğüm Rusya derin devletinin strateji adamı Aleksandr Dugin'e İsrail Suriye'yi sürekli vurmasına rağmen Rusya'nın neden müdahale etmediğini sordum. Dugin de bana İsrail ile savaşmak istemediklerini söyledi. Yani Rusya ile İsrail arasında gizli bir anlaşma olduğunu ima etmiş oldu.
SÜRECİ VE SONUCU TÜRKİYE BELİRLER
Geçtiğimiz hafta Suriye'nin yeni yönetiminin Türkiye'den resmi olarak yardım talep etmesinin ardından Suriye'nin güvenliğinin sağlanması ve Suriye milli ordusunun kurulması için çalışmalar hızlandı. Bu talebin tam da bir kısım dürzi militanların Suriye'nin Suveyda kentinde özerk bir yönetim kurma girişimin olduğu bir dönemde gelmesi zamanlama bakımından son derece önemlidir. Özellikle hem Suriye devriminin başarıya ulaşmasında hem de Suriye'deki birtakım terörist kalkışmaların önlenmesinde Türkiye'nin sağladığı destek üniter ve demokratik Suriye devletinin kurulmasında hayati önemdedir. İsrail'in Türkiye'yi tahrik edebilecek birtakım hareketlere girişmesine rağmen Suriye'nin adım adım istikrarlı kurumsal yapılara kavuşmaya başladığını görmekteyiz. Bu yapılar güçlendikçe İsrail'in Suriye'deki etkinliğinin daha da azalacağı öngörülmektedir. Bu süreci rayında götüren ise Türkiye'dir. Türkiye'nin milli güç kapasitesi ve savunma kabiliyeti aslında İsrail'in Türkiye'ye karşı doğrudan saldırgan bir tutum içinde olmasını da engelliyor. Yani İsrail'in elini kolunu sallaya sallaya İran'a saldırması gibi bir durum ortadan kalkıyor. Hatta öyle ki ayaklandırdığı bir kısım dürzi militanları desteklemek için hava saldırıları yapmakta da kısıtlanmış durumda. Dürzi militanlar başarılı olamayınca da başta PKK ve Esed artığı bir kısım Nusayri ağırlıklı diğer aparatlar da harekete geçemiyor. Dolayısıyla İsrail'in oyunları birer birer çöküyor. Dedim ya İsrail bu sefer baltayı taşa vurdu. Özellikle IDEF 2025'te sergilenen Türkiye'nin savunma sistemleri bölgeyi istikrarsızlaştırmak isteyen başta İsrail olmak üzere bütün şer güçlerine karşı son derece caydırıcı olmuştur. Herkes hesabını iyi yapmalıdır.