Trump geri geldi

Amerika'daki anket şirketlerinin yayınladığı seçim sonucu tahminlerinin aksine Donald Trump yaklaşık 4 milyon oy farkla ABD'nin 47. Başkanı oldu. Demek ki anket şirketleri Türkiye'de olduğu gibi ABD'de de ve hatta başka ülkelerde de yanılabiliyormuş. Ama ABD'deki anket şirketlerinin yanılma payı oldukça yüksek, neredeyse tamamı. Tabii ki bunu sadece yanılma ile açıklamak zor. Medya şirketlerinde olduğu gibi ABD'deki anket şirketleri de başkan adayı Harris'in temsil ettiği küresel lobilerin elinde olduğu için taraflı davrandıklarını söylemek yanlış olmayacaktır.

NE DEĞİŞECEK

Yeni ABD başkanı seçilen Donald Trump'ın işbaşına gelmesiyle Türkiye ve dünya için ne değişecek sorusu önem kazandı. Ama bundan önce asıl sorulması gereken soru yeni ABD başkanının kendi politikalarını değiştirecek iktidar gücüne ne zaman ulaşabileceği sorusudur. Çünkü başkan seçilmek ayrı bir şey iktidar olarak muktedir olabilmek ayrı bir şey. Trump ve ekibi öncelikle bir hesaplaşmaya gidecekler. Seçim sürecinde iki kez suikasta uğrayan bir kez suikast teşebbüsünde bulunulan Trump bunları affetmez diye düşünüyorum. Ayrıca son dört yılda hakkında pek çok davalar açılan ve gerek medya gerekse sosyo-politik araçlarla ciddi şekilde yıpratılan ABD'nin yeni başkanı, ilk olarak geçmişindeki bu engelleri oluşturanlarla ilgilenecektir diye düşünüyorum. Zaten seçim sürecinde ABD bürokrasisinde 50 bin kişiyi değiştireceğini söylemesi de buna işaret olsa gerek. Dolayısıyla başta ABD'li PKK'lı Brett McGurk olmak üzere bizlerinde yakinen tanıdığı birtakım aparatlara yol göründü diyebiliriz. Sonuçta Donald Trump'ın muktedirlik mücadelesi ne kadar sürer, mücadeleyi kazanabilir mi kazanamaz mı ya da başına başkanken yeni bir yol kazası gelir mi gelmez mi bekleyip göreceğiz ama başta Pentagon ve Ulusal Güvenlik Servisi (NSA) olmak üzere ABD'nin derin devlet yapılarıyla kaçınılmaz bir mücadele içerisine gireceği kesin gibi.

TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERDE YENİ DÖNEM

Başkanlık seçimlerinden sonra ABD'nin yeni dönemde Türkiye ile ilişkileri doğal olarak önceki dönemden farklı olacaktır. Yeni başkanın dış politikadaki önceliği ideoloji veya felsefi kodlardan ziyade para olacağı için birtakım tahminlerde bulunabilmek mümkün. Halen 36 trilyon dolarlık dış borcu olan ABD'nin bu yükü bu şekilde daha fazla götürebilmesi çok mümkün değil. O yüzden dış harcamaları kısması gerekiyor. Bunun için de dış harcama kalemlerinin en önemli yekununu teşkil eden dışarıya askeri yardımların azaltılması, Trump'ın uygulaması muhtemel seçenekler arasında. Tabii ki bu dış askeri yardımların kısıtlanması kapsamında Suriye ve Irak'taki PKK'ya verilen destek de nasibini alabilir. Türkiye'nin artan milli güç kapasitesine bağlı olarak Türkiye-ABD ilişkilerinde sorun olan silah yardımları ve Türkiye aleyhine dengesiz şekilde büyütülen GKRY ile Yunanistan'ın silahlandırılmaları konusunda da önemli gelişmeler yaşanabilir. Ayrıca sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Donald Trump üzerindeki liderlik etkisini önceki dönemde olduğu gibi bu dönemde de göreceğimizden eminim. Ama Trump'ın bu ön görülemeyen bazı davranışlarının ve özellikle İsrail ve Filistin konularındaki ters yaklaşımlarının ilişkilerde kriz alanları oluşturabilme potansiyeli taşıdığını da belirtmek isterim.